Günlük Kullanım için İngilizce Konuşma Kalıpları Nelerdir?
Günlük Kullanım için İngilizce Konuşma Kalıpları Nelerdir?
Çümle kalıplarını öğrenmek dili anlamayı kolaylaştırıyor,
İnsanlarla iletişime geçmeyi kolaylaştırır. İlk iletişime geçmeyi kolaylaştırır
Kendinize olan güveni arttırır.
Temel İngilizce Cümle Kalıpları
I apologize. Özür dilerim
I can’t wait. Bekleyemem.
I don’t have time. Zamanım yok
I don’t agree. Katılmıyorum
I got it. Anladım / Aldım
I hate you! Senden nefret ediyorum
I hope so. Umarım
I knew it. Biliyordum
I love you. Seni seviyorum
I think so. Sanırım
I would love to. Çok isterim.
I’m busy. Meşgulüm
I’m sorry. Üzgünüm
I’m tired Yorgunum
I’m good. . İyiyim.
It doesn’t matter Fark etmez
Believe me. İnan bana.
Call me back. Beni geri ara.
Come with me. Benimle gel
Give me a hand. Bana el uzat(bana yardım et)
Good afternoon İyi günler
Good morning Günaydın
Good night İyi geceler
Have a good trip. İyi yolculuklar
Have a good weekend İyi hafta sonları
I admire you. Sana hayranım.
Join me. Bana Katıl.
Let’s catch up! Hadi arayı kapatalım
Let’s do it! Hadi yapalım
Nice to meet you Tanıştığıma memnun oldum
Not yet. Daha değil
See you later. Sonra görüşürüz
Talk to you tomorrow. Yarın konuşuruz
Thank you very much. Çok teşekkür ederim.
Your turn. Senin sıran
After you: Senden sonra (önce siz Buyurun)
Allow me: Bana izin ver
Are you sure? Emin misin?
As soon as possible: Mümkün olan en kısa zamanda
Be carefull Dikkatli ol
Bless you Çok yaşa
Can you help me? Bana yardım edebilir misiniz?
Can I help you? Size yardım edebilir miyim?
Come on Yapma, hadi ama
Congratulations Tebrikler
Do me a favor Bana bir iyilik yap
Do you understand me? Beni anladın mı?
Don’t worry Endişelenme
Excuse me Affedersiniz
Fine, thanks İyi, teşekkürler
Follow me Beni takip et
Forgive me Beni affet
Good morning Günaydın
Good afternoon Tünaydın
Good evening İyi akşamlar
Good night İyi geceler
Good bye Güle güle
Here Burada
Have a nice day İyi günler
Have fun İyi eğlenceler
Hold on Bekle
How much? Ne kadar
How are you? Nasılsınız?
Help İmdat
It’s a good idea Bu iyi bir fikir
It’s not a good idea Bu iyi bir fikir deği
It’s raining Yağmur yağıyor
It’s snowing Kar yağıyor
I agree Sana katılıyorum, seninle aynı fikirdeyim
I have no idea Hiçbir fikrim yok
I’m busy Meşgulüm
I’m fine, and you? İyiyim, ya siz?
I’m hungry Açıktım
I’m thirsty Susadım
I’m ill Hastayım
I’m home Evdeyim
I’m sure Eminim
Are you sure ? Eminmisin ?
I thing so Sanırım öyle
I understand Anlıyorum
I see Anlıyorum
I don’t understand Anlamıyorum
I know: Biliyorum
I don’ know Bilmiyorum
I’m from Turkey Türkiyeliyim
I’m a student Öğrenciyim
Let’s go Hadi gidelim
Not at all Bir şey değil
Not yet Henüz değil
Oh my god Aman Tanrım
Please Lütfen
Sorry Özür dilerim
See you later Sonra görüşürüz
There Şurada
That’s important Bu önemli
Thank you Teşekkür ederim
Where are you from? Nerelisiniz?
Welcome Hoş geldiniz
What would you like Ne istemiştiniz?
What is your job? Mesleğiniz nedir?
You’re welcome Rica ederim
Temel İngilizce Soru Cümleleri
Are you done Bitirdin mi?
Are you sure? Emin misin?
Can I ask you something? Sana bir şey sorabilir miyim?
Can you please repeat that? Lütfen tekrar eder misin?
Did you get it? Aldın mı? / Anladın mı?
Do you need anything? Bir şeye ihtiyacın var mı?
Do you understand? Anlıyor musun?
How are you? Nasılsın?
How do you feel? Ne hissediyorsun?
How much is it? Fiyatı ne kadar?
How old are you? Kaç yaşındasın?
How was your weekend? Hafta sonun nasıldı?
Is all good? Her şey iyi mi?
Is everything OK? Her şey yolunda mı?
What are you doing? Ne yapıyorsun?
What are you talking about? Neyden bahsediyorsun?
What are you up to? Neler yapıyorsun?
What are your hobbies? Hobilerin neler?
What did you say? Ne dedin?
What do you need? Neye ihtiyacın var?
What do you think? Ne düşünüyorsun?
What do you want to do? Ne yapmak istersin?
What do you want? Ne istiyorsun?
What’s the weather like? Hava nasıl?
What’s your email address? E-posta adresin ne?
What’s your job? Ne iş yapıyorsun?
What’s your name? Adın ne?
What’s your phone number? Telefon numaran ne?
What’s going on? Neler oluyor?
Where are you from? Nerelisin?
Where are you going? Nereye gidiyorsun?
Where are you? Neredesin?
Where did you get it? Nereden aldın?
Where do you live? Nerede yaşıyorsun?
Selam: Hi
Merhaba: Hello
Merhaba: Howdy
Hey: Hey
Selam: Yo
NasılSın? How Are you?
Nasıl Gidiyor? How’s it going?
Ne var ne yok? How is everything?
Ne alemdesin? How’ve you been?
Ne oluyor? What’s up?
Ne haber? What’s new?
Neler yapıyorsun? What have you been up to?
Vaziyetler Nasıl? How you been?
Vaziyetler Nasıl? How’s tricks?
Yıllardır seni görmüyorum I haven’t seen you in years
Uzun zamandır görüşemiyoruz Long time no see
Çoktandır seni görmüyorum I Haven’t seen you in an age
Uzun zamandir seni göremiyorum I Haven’t Seen you in a month of Sundays
Seni burada görmek ne sürpriz What a surprise to meet you here
Seni burda görecegime dünyada inanmazdım Fancy Meeting you here
Seni burda görmek hayalimden geçmezdi Imagine meeting you here
Senin bu semtte ne işin var? What are you doing in this neck of the woods?
Ne haltlar karıştırıyorsun What have you been up to?
Okulda olman gerekmezmi? Shouldn’t you be in Scholl?
işte olman gerekmezmi? Shouldn’t you be in work?
iyi misin? You been keeping cool?
Galiba çok sık karşılaşıyoruz We Seem to keep running into each other
Daha önce tanışmamış mıydık? Haven’t we met before?
Bu şekilde buluşmaktan vazgecmeliyiz We have to stop meeting like this
Geçen hafta partide tanışmamış mıydık? Didn’t we meet at that party last week?
Özür dilerim. İsminizi unuttum I’m sorry; I’ve forgetten you name
Seni aramayı düşünüyordum I’ve been meaning to call you
iyiyim Fine
canavar gibiyim I’m Cool
bomba gibiyim Keeping cool
turp gibiyim Fine and dandy
Çok iyiyim Great
bundan daha iyi olamam Couldn’t be better
Çok mutluyum Happy as a clam
Fena değil Okay
Bir yaramazlık yok I have nothing to complain about
Meşgulüm Keeping busy
Uğraşıyoruz işte Keeping myself busy
Bir sıkıntım yok Keeping out of trouble
Derdim tasam yok Been keeping my nose clean
İdare ediyoruz Geçinip gidiyoruz Getting by
Orta şeker Fair to middling
Şöyle böyle So-So
Uğraşıyoruz Plugging along
buna da şükür Could be worse
Sürünüyoruz (Just)Muddling through
Hep Aynı Same as always
Her zamanki gibi Same as usual
iyi değilim Not Good
Pek iyi değilim Not too good
hiç iyi değilim None too good
Keyifsiz gibiyim Kind of crummmy
rahatsızım I’ve been under the weather
Meşgülüm I’m busy
işim başımdan aşkın I’m swamped
kafamı kaşıcak vaktim yok I don’t have time to tnihk
Nefes alıcak vaktim yok I don’t have time to breathe
Kahve İçmek için vaktin var mı? Do you have time for coffee?
Bir Fincan kahveye Ne dersin? How about a cup of coffe?
Gidip Kahve içilim.Vaktin var mı? Let’s go get coffe.Do you have any time?
Hadi bira içelim Let’s go for a beer
Hadi bir şeyler içelim. Let’s go for a drink
Arkadaşım Canan ile tanışmanı istiyorum I’d Like you to meet my friend Canan
Bu Arkadaşım Canan This is my friend Canan
Mary, Canan ile tanıştın mı? Mary have you met Canan
Mary Canan’ı tanıyor musun? Mary do you know Canan?
Siz ikiniz birbirinizi tanıyor musunuz? Do you two know each other?
Tanıştınız mı? Have you met?
Sizi tanıştırdılar mı? Have you two been introduced?
Kemal, Nuri sana sözünü ettiğim kişi Keamal ,Nuri is the guy I was telling you abount
İkinizin çok ortak yanları var You two have a lot in common
Tanıştıgımıza Sevindim Nice to meet you
Sizinle tanışmak ne kadar sevindirici How nice to meet you
Sizinle tanışmak büyük zevk What a pleasure to meet you
Tanıştıgımıza Memnun oldum I’m happy to meet you
Memnun oldum (Daaha kibar) Charmed
Sizin hakkınızda cok şey duydum I’ve heard so much about you
Demek en sonunda yüz yüze tanıştık So we finally meet face-to-face
bozuk
It’s out of order
bozuk t’s dead
Tamirde It’s in the shop
Bozuldu It up and died
Kırıldı It’s Broke
Kırık It’s Broken
Çalışmıyor It doesn’t work
bozuk It’s on the fritz ( ingiliz ve avustralyaylılar fritz yerine blink derler)
Bu şey işe yaramaz This thing is really screwed up
Daha ne olsun? (Kızgınsanız) Now what?
Yeter Artık That’s the last straw
Yetti I’ve had it
bu bardağı taşıran son damla That’s the straw broke the camel’s back
Ne zaman yiyoruz? When do we eat?
Yemek olarak ne var? What’s to eat?
Yemekte ne var? What’s for supper?
Ne yiyoruz? What are we having?
Yemek hazır sayılır Dinner’s almost ready
Yemek neredeyse hazır It’s almost done
Yemek vakti Time to eat
Yemek hazır Soup’s on
Dikkat et, Sıcak Watch out;it’s hot
Sofrayı Kurar mısın? Would you set the table?
Ona dokunma! Sıcak olabilir. Don’t touch it! It may be hot.
Herkesi Yemeğe çağır Call the family to dinner
Dirseklerini masaya koyma Don’t put your elbows on the table
Ağzın doluyken Konuşma Don’t talk with your mounth full
Ağzını Sil Wipe your mounth
Peçetini kucağına koy Put your napkin on you lap
derslerin nasil hows your studies
benimle acik ol can you be open with me
seninle acik konusmak istiyorum i wana be open with you
fazla soze ne gerek! dont need to say much
bu konudan sıkıldım im bored of this conversation
bu mekandan sıkıldım im boared of this place
o gidilecek en son yer thats the last place to go to
gezmeye geldim buraya im here to doss
söylediklerimi dikkate al pay attention to what i am saying
anlatmam gereken gercekler var theres some facts i need to explain
biraz dinlenmelisin take some time off
ara ver: take a break
sınırlarını aşıyorsun! Y our going over your limits
haddini bil! watch your boundaries
bu aralar gerginim I am stressed out there days
son zamanlarda gerginim ive been stressed lately
benim sayemde thanks to me
böyle olması gerekiyor it has to be like this
bir şey değil Not at all
bir şey değil No worries
bir şey değil Thats Ok
bir şey değil Thats Alright
birşey değil No Problem
bir şey değil You’re welcome
Good Luck Body… İyi Şanslar Adamım…