Eşarilik Nedir? İmam Eşari Kimdir ?
Eşarilik Nedir? İmam Eşari Kimdir?
Ebu’I-Hasan el-Eş’ari, Ehli-i Sünnet düşüncesinin en yaygın iki büyük kolundan biri (diğeri Matüridilik) olan ve onun adı ile anılıp şöhret bulan Eş’ariyyen Mezhebi’nin kurucusudur.
Eş’ari, ortaya çıktığı Hicri IV. (Miladi X) yüzyıldan günümüze değin muhafazakar Müslümanların çoğunluğunun temel dini inançlarının dayandırdığı Eş’ariyye Kelam Okulu’nun İslam coğrafyasında önemli bir nüfuza sahip olmasına ve günümüze değin geniş kitleler tarafindan kabul görmesine de etkide bulunmuştur.
Ehli-i Sünnet düşüncesini sistemleştiren alimler üzerinde derin izler bırakmıştır.
İslam’ın ilk dönemlerinden günümüze kadar Müslümanların çoğunluğunu
temsil eden geleneksel Ehl-i Sünnet düşüncesinin tartışmasız en önde gelen ilim adamıdır.
İmam Eş‘arî, Allah Teâlâ’nın ezelî sıfatları bulunduğunu kabul etmiş, inanç konularında akla da değer vererek, âyet ve hadislerin yanında aklî deliller de kullanmıştır.
Eş‘arîlik, daha çok Mu‘tezile’ye bir karşı tez olarak doğmuştur.
İmam-ı Eşari, üvey babası ve mutezile kelamcılarından olan Ebu Ali Cübbai’nin talebesi olduğundan, bu bozuk yol üzerine yetiştirilmişti. 40 yaşına kadar mutezile fırkasında bulundu. Bu fırkanın meşhurlarından oldu. 40 yaşından sonra, Ramazan-ı şerifte gördüğü rüyada Peygamber efendimizin emri üzerine, bu bozuk yoldan dönüp, ehli sünnet itikadına girdi.
Mu’tezile’yi çok iyi bilen Eş’arî, o kesimden ayrılırken, onların düşüncelerine karşı düşünce üretiyordu.
Selçuklu ve Osmanlı medreselerinde okutulan ders kitaplarının Eş’arȋ mantığıyla yazılmış eserler olması, günümüz ilim ve fikir hayatında olduğu gibi geniş halk kitlelerinin gönüllerinde yer edinen akidenin oluşumuna büyük katkılarda bulunuşudur.
Eş’arî, el-İbâne adlı eserini yazarken Ahmed b. Hanbel’in görüşlerini benimsediğini belirtti, kurmayı tasarladığı yolda Küllabiye fırkasının kurucusu sayılan İbn Küllab’ın görüşlerine temâyül etti.
İslâm toplumunda çeşitli fikir akımlarının ve inançların yaygınlaştığı dönemde, Ehl-iSünnet inancına sahip çıkan zatlardan birisi de Ebu’l-Hasan el-Eş’ariydi,
Mâverâunnehir bölgesinde Maturidî’yi yetiştiren ve onun görüşlerinin
kısa sürede yaygınlaşmasına fırsat veren şartların benzeri, Basra’da da Eş’arî’nin
ortaya çıkmasına ve görüşlerinin yayılmasına zemin hazırlamıştır.
İmâm Eş’arî İslâm dünyasının en önemli düşünürlerinden biridir.
Ümmetin dört asırlık birikiminin kavşak noktasında zühȗr etmiş, geçmiş mirası süzgeçten geçirip geleceğe daha derli ve toplu bir şekilde aktarmış, Müslümanların geçmiş hatırasında yer alan aşırılıkları, gereksiz tartışmaları, subjektif ve yanlı değerlendirmeleri, farklı görüş ve düşünceleri süzerek mu’tedil ve mutevasıt bir seviyeye getirmenin mücadelesini vermiştir.
Onun katkılarıyla İslâm dünyasında daha düzenli ve disiplinli bir ilim anlayışı, daha mu’tedil ve dengeli bir inanç yapısı ve bu ilim ve inanca dayalı bir sosyal ve siyasal yapı oluşmuştur.
Eş’arî’nin İslâm düşünce tarihinde sergilemiş olduğu örnek bir tavrı bulunmaktadır. O da “Makâlâtu’l-İslâmiyyîn” adlı kitabında müslümanlar arası ihtilâflardan bahsederken ortaya koyduğu objektif tutum, tarafsız metod ve her şeye rağmen tüm müslüman fırkaların “müslüman kimlik”ini kabul ve itiraf etmesidir.
Esâsen onun farklı müslüman mezhep ve akımların görüşlerini objektif bir uslupla ele aldığı ve en meşhȗr kitabına verdiği isim de anlamlıdır: “İslâma mensup olanların ve namaz kılanların görüşleri!” Yani aynı kıbleye yönelerek aynı İlâh’a ibadet eden müslümanların
görüşlerinden bahsetmektedir. Bu da tüm ihtilâflarına, görüş ayrılıklarına, metod ve tavır
farklılıklarına rağmen hepsinin müslüman olduklarının îkaz ve ihtâr edilmesi anlamına
gelmektedir. O, şöyle der: “İnsanlar, Peygamberleri (s.a.s.)’den sonra birçok konuda ihtilafa
düştüler. Bu meseleler hakkında bir kısmı diğerini sapık olarak niteledi, bir kısmı
da diğerlerinden beri olduklarını belirttiler. Böylece farklı gruplar ve çeşitli fırkalara dağıldılar.
Ancak şu da var ki, İslâm hepsini içinde barındırmakta ve hepsini kuşatmaktadır.
Müslümanların birbirlerini tekfir ( kafir ilan ) ettikleri ve fırsatını buldukça parçalandıkları bir dönemde, onların müşterek kimliğine vurgu yapmak, hepsine kucağını açmak ve İslâm dininin birleştirici ve toparlayıcı mesajını hatırlamak ve hatırlatmak bugün de muhtaç olduğumuz örnek bir tavır olarak durmaktadır…
İmam-ı Eşari (m. 879) senesinde Basra’da doğdu. (m. 941) da Bağdat’ta vefat etti.
40 yaşından sonra yazdığı eserleri dört başlıkta incenebilir.
a Kelâm ilmiyle ilgili olan ve Ehl-i Bid’ati, özellikle de Mu’tezileyi reddetmeyi hedef
alan eserler
- Filozoflar, tabiatçılar, Dehrîler, Brahmanlar, Yahudîler ve Hıristiyanlar gibi İslâm
dışı cereyanları reddeden eserler,
- İslâmî ve gayr-ı İslâmî mezheplerin görüşlerini aynen nakleden makâlat kitapları,
- Tefsîr, Hadis, Fıkıh ve diğer İslâmî ilimler sahasında te’lîf ettiği eserler.
Allah işini Layığı ile yapan herkesten Razı Olsun…