Mehmet Akif Ersoy Kimdir?
Mehmet Akif Ersoy Kimdir?
O bir Şairdir…
İstiklal Marşımızın da dahil olduğu yüzlerce mükemmel şiir yazmıştır…
Şiirleri Safahat adlı eserinde toplanmıştır.
O bir İslam Alimidir…
Babası, Fatih medresesi müderrislerinden Hoca Tahir Efendi, “Huzur dersleri” adını taşıyan sarayda yapılan tefsir derslerine katılacak kadar ilmî bakımdan önde gelen kimselerdendir. Âkif bu hususu babası hakkında “Benim hem babam, hem hocamdır. Ne biliyorsam kendisinden öğrendim” diyerek açıkça belirtmiştir. Mehmet Âkif’in mahalle mektebinde başlayan Kur’ân ve dini bilgiler tedrisatı yanında ilk özel öğrenimi aynı zamanda müderrisolan babasının dizi dibinde devam etmiştir. Babasından dini bilgiler, Arapça ve akaid dersleri almış, daha sonra Fatih camii baş imamı Arap Hoca olarak bilinen Filibeli Mehmet Rasim Efendi’den Kur’ân’ı hıfz etmiştir. Bunun yanında Selanikli Esad Dede, Halis Efendi, Mehmed
Zihni Efendi, Hersekli Ali Fehmi Cabic gibi âlimlerden başta Arapça olmak üzere kelam, fıkıh, hadis gibi Kur’ân’ı anlamaya dair temel ilimleri tahsil etmiştir…[1]
O Kuranı çok iyi bilen ve milletimizi onu okuyup doğru anlamaya davet edendir…
“İbret olmaz bize, her gün okuruz ezber de!
Yoksa bir maksat aranmaz mı bu ayetlerde?
Lafzı muhkem yalınız, anlaşılan , Kur’an’ın:
Çünkü kaydında değil, hiçbirimiz ma’nanın
Ya açar nazm-ı celîlin bakarız yaprağına;
Ya da üfler geçeriz bir ölünün toprağına,
İnmemiştir hele Kur’ân bunu hakkıyla bilin
Ne mezarlıkta okunmak ne de fal bakmak için”
O bir Vatanseverdir Bursanın Yunan işgali sırasında şöyle diyecektir…
Bülbül
Eşin var, âşiyanın var, baharın var, ki beklerdin;
Kıyâmetler koparmak neydi, ey bülbül, nedir derdin?
O zümrüd tahta kondun, bir semâvî saltanat kurdun;
Cihânın yurdu hep çiğnense, çiğnenmez senin yurdun,
Bugün bir yemyeşil vâdi, yarın bir kıpkızıl gülşen,
Gezersin, hânumânın şen, için şen, kâinatın şen.
Hazansız bir zemin isterse, şâyed rûh-i ser-bâzın,
Ufuklar, bu’d-i mutlaklar bütün mahkûm-i pervâzın.
Asırlar var ki, aydınlık nedir, hiç bilmez âfâkım!
Tesellîden nasîbim yok, hazân ağlar bahârımda;
Bugün bir hânumansız serseriyim öz diyârımda!
…
Salahaddln-i Eyyilbi’ lerin, Fatih ‘I erin yurdu.
Ne zillettir ki: Nakus inlesin beyninde Osman ‘ ın;
Ezan sussun, fezalardan silinsin yadı Mevla’nın !
Ne hicrandır ki : En şevketli bir mazi serab olsun;
O kudretler, o satvetler harab olsun, türab olsun !
Çökük bir kubbe kalsın ma’bedinden Yıldırım Han ‘ ın;
Şena ‘atlerle çiğnensin muazzam kabri Orhan’ ın;
Ne haybettir ki: Vahdet-gahı dinin devrilip, taş taş,
Sürünsün şimdi milyonlarca me ‘ vasız kalan dindaş !
Yıkılmış hanümanlar yerde işkenceyle kıvransın;
Serilmiş gövdeler, binlerce, yüzbinlerce doğransın !
Dolaşsın, sonra, İslam’ın harem-gahında na-mahrem . . .
Benim hakkım, sus e y bülbül, senin hakkın değil matem! *
O bir Onur timsalidir.
Ankaranın ayazında üstünde yoktu giyecek paltosu…
İstiklal Marşının kazandığı yarışma ödülü olan 500 lirayı orduya bağışlıyordu …
O Mehmet Akif Ersoy…
1873 yılında lstanbu l’da, Fatih’te doğdu. 27 Aralık 1936 İstanbulda öldü…
Milletinin genci, yaşlısı ve tüm kesimlerin kendisini ne kadar çok sevdiğini bilmeden görmeden gitti…
Ruhu Şad Olsun…
İşini Layığı ile yapanlardan Allah Razı Olsun…
Canı cananı bütün varımı alsın da Hûda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cûda…
[1] Yakın Doğu Üniversitesi İslam Tetkikleri Merkezi Dergisi, Yıl 1, Cilt 1, Sayı 2, 2015 (7-29)