Hegel Kimdir?
Hegel Kimdir?
Georg Wilhelm Friedrich Hegel 27 Ağustos 1770’de Stuttgart’ta memur kökenli
bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelir.
Gençliğinde birçok farklı konuda kitapları, gazeteleri, araştırmaları yutarcasına
okumuştur. En genç yıllarında bile sistemli hamlelere önem vermiş ve alfabetik
sırayla kaydettiği derslerini temiz özetlerle pekiştirmiştir.
Hegel on altı yaşının baharında Tubingen Üniversilesi’nin teoloji seminerinde
yüksek öğrenimine başlar. Bütün koşullar onun birinci sınıf bir memur olacağı
yönünde gelişirken, anne ve babası onun kilise hizmetinde bulunmasını kararlaştırırlar.
Hegel’in eğilimi ne kadar teolojiden yana olsa da, eğitimine başlayınca,
kendisinde felsefeye karşı derin bir ilgi uyanır.
Şair Hölderlin ve filozof Schelling ile tanışır
Hegel özellikle eski yunanlıların kültürüne ve Kant’in yeni felsefesine ilgi
duyar; bu konularda bulabildiği her şeyi okuyup yutuyordu. Üniversitedeki arkadaşları
arasında “ihtiyar” olarak tanınırdı…
Üniversiteyi orta derece ile bitirdi. Üniversite diplomasına felsefede işe yaramayacağına dair bir not düşmüştü…
Üç seneliğine İsviçre’ye, Bern’e gider.
Orada sık sık kütüphaneye uğrar; üstelikçok da yalnızdır burada.
Kant’ın etkisi altında, içlerinde, Hristiyanlığın
nasıl otoriter bir dine dönüştüğü sorusuna yanıt aradığı, din üzerine
makaleler yazar. “Das Leben J e su” (İsa’nın Yaşamı) başlıklı bir çalışmasını
da kaleme alır.
Burada İsa’yı neredeyse tarihi bir şahsiyet olarak yorumlar. (Bu
çalışması hiçbir zaman yayınlanmamıştır; nitekim Hegel daha ileride bunu imha
edecektir.)
Bir çok bunalımlı şiir yazar bu döneminde.
Yalnız geçirdiği bu yıllar Hegel’e bir çeşit mistik vizyon kazandırır. Kozmos’un
tanrısal birliğini kavrayıştır bu.
Her son bulan ayrılık illüzyondur,
Her şey ortada birleşir ve bunların hepsi nihai
gerçektir.
Hegel o sıralarda Spinoza okuyordu
ve büyük olasılıkla bu panteizm ondan kaynağını alır.
Yavaş yavaş onu derinden etkileyen Kant’tan sıyrılmaya başlar ve kendine
ait kapsamlı bir metafiziksel sistematik oluşturur. (Yine de burada Kant’tan
belirgin izler kalmıştır.)
1799’da Hegel’in babası ölür, oğluna yaklaşık bin beşyüz taler bırakır. Bu miras
Hegel’e mütevazi bir geçim sağlar. Hegel, 1801’de kadrosuz doçent olduğu
Jena’ya yerleşir.
Hegelin ders anlatma biçimi öğrencilerin ilgisini pek çekmiyordu.
Başlanıçta 4 olan öğrenci sayısını ancak 11 e çıkartabilmişti.
Öğrenci sayısına göre ücret alan Hegel geçim sıkıntısı çekiyordu.
Daha ileride üniversiteli hayranlarından biri Hegel’in ders anlatışını
şu sözlerle aktarır:
“Başlarken duraklar, tasarlamaya devam eder, bir kez daha başlamayı dener, tekrar duraksar, konuşur ve başlamasıyla düşüncelerine dalar; isabetli kelime yine eksik gibidir ve o en uygun bulduğunu ortaya atar… Sonunda tümcenin en kesin anlamı
belirmiştir ve hararetle devam edeceği umulur. Boşunadır. Düşüncesi, ileri gitmektense, geriler, benzer kelimelerle yi ne aynı nokta üstünde dönmeye başlar.
Azalan dikkat havada dolaşarak ortaya yayılır ve dakikalar sonra aniden, vermekte
olduğu derse korku içinde geri döner; ceza olarak da kendini bütün bağlantılardan
kopmuş bulur.”
Weimar sarayında özel elçilik danışmanlığı yapan ve devlet makamlarında etkisi
olan Goethe Hegelin olağanüstü profösörlüğe atanmasını sağlar.
1806’da Fransız birlikleri Jena’ya girmiştir. Hegel, Prusya bürokrasisini hakir
görüyordu ve kalbi Napolyon için çarpıyordu.
Ertesi gün fransız askerleri Hegel’in oturduğu sokağa dadanıp yağmalamaya
başlarlar; filozof paltosunun cebine gizlediği Phénoménologie des Geistes’in el yazmasıyla çok yakınındaki profesörlerden birinin evine sığınır. Fransız ve Alman
birlikleri şehirde çarpışırken Hegel de bu adamın evinde en önemli yapıtının son
tümcelerini yazar.
Savaşı Fransızların kazanmasına çok sevinr.
Bir sonraki yıl Phénoménologie des Geistes yayınlanır.
Bu eser Hegelin şaheseridir ve en karmaşık kitabıdır.
Kant almanca felsefi bir metnin
asgari uzunluğunu sekiz yüz sayfaya çıkarmıştı.
Bu noktada Hegel büyük öncüsünden hiç de geri kalmaz.
Hegel yavaşça saltık bilginin betimlendiği bir ilâhlaştırmaya varır.
Hegel felsefeye Almanca öğretmeye çalıştığını iddia etmiştir (ama onun Almancasının iyi olmadığını düşünenler var…)
Bu kanıyı paylaşan o kadar çok bilgin, Hegel’in düzyazı
batağına saplanıp kalmıştır ki, bazıları bunun içinden Marxist olarak çıkmış, bazıları
varoluşçu olarak ve bazılarıysa gün ışığına bir daha çıkamamıştır bile.
Çıkamayanlar hegelci olan yada kalanlardır
Sonuçta felsefesini özetlemek için, Hegel on kitaplık bir dizi yazmıştır.
Hegel’in sistemi mutlak olan her şeyi içerir bu yüzden de her noktada bir hata
olasılığı vardır. Bütün sistem, Hegel’in özgün yöntemi üstüne kurulu -meşhur
diyalektik yöntemidir bu.
Burada öyle bir “tez”den yola çıkılır ki, bu kaçınılmaz biçimde yersiz ve kusurlu olarak kavranır. Böylece bu tez, kendi “antitez” lerini ortaya koyar. Bunlar da eksik
olarak değerlendirilir ve bu iki aykırılık da “sentez” olarak birbirine kaynar
Sentez ise tez ve antitezde, mantıklı olan her şeyi içerir ve bunlar böylece başka bir
tez oluşturur.
Süreç bir dizi üçlü takım ile tekrarlanır, yükselir, yükselir, bununla daha çok anlaksal bir hal alır ve tinsel bölgelerde yükselmeye devam eder. Bu sistem, doruk noktası fikir
olan bir piramidi andırır.
Bu çeşit diyalektiğe bir örnek:
Tez: Mimari
Antitez: Romantik dönem sanatı
Sentez: Klasik dönem heykeltraşlığı
Merdivenin daha yükseklerinde, rasyonel
alanda da şu var:
Tez: Varoluş
Antitez: Tasarım
Sentez: Öz
Bu sistemin şaşırtıcı, derin düşünceler
çeşitliliği ortaya koyduğu yadsınamaz
Piramidin alt sıralarındaki birçok fikirler
sadece yanlış değil
(tez: Yahudi dini;
Antitez: Roma dini;
Sentez: Yunan dini),
aksine
(Tez: Hava;
Antitez: Toprak;
Sentez:Ateş ve su)
hiçbir şey ifade etmiyor.
Hegel’in iddialarına rağmen, sistemi,
gerekli, ama gerçekte geniş ölçüde keyfîdir.
Meselâ mantığı,
hiçbir şekilde disiplinli bir Spinoza’ya
uymuyor.
Kalın eserinin yayınlanmasına rağmen
Hegel hâlâ meteliğe kurşun atmaktaydı.
Jena’yı terk eder ve birkaç sene Bamberger
Zeitung‘un yayın yönetmenliğini yapar
Otuz sekiz yaşındayken Hegel, Nürnberg’deki
bir lisenin müdürlük görevini üstlenir. Bu görevde sekiz sene kalır
1811 ’de Marie von Tucher ile evlenir . Çiftin iki oğlu dünyaya gelir. Karl ve Immanuel. Hegel, ikinci büyük eserini kaleme alır, Wissenschaft der Logik
(Mantık Bilimi).
Hegel, mantık sözcüğü altında metafiziği anlamaktadır.
Hegel’in sisteminin sık sık mantıksal olarak tanımlanmasının bir nedeni
de budur.
Diyalektik metodunun mantıksal olarak kabul edilmesi durumunda
yapısı, bütünlüğü ve gerekçelendirilmesindeki ustalık ve disiplin açısından
sistemi eşsizdir.
Hegel, Wissenschaft der Logik’te sadece mantığı incelemez,
mantıklı gerekçelendirmelerimizde yararlandığımız
taslaklarla da uğraşır.
Kant’ın ulamları gibi (özne, nicelik, ilinti, vb.) mesela. Hegel’de ilinti ilk sırada
gelir, en evrensel ilinti de ona göre tezattır. Böylece tez, antitez ve sentez sıralamasıyla
diyalektik süreç başlar. Hegel için en son gerçek düşüncedir ve diyalektik
metod düşünme sürecini saptadığına göre, gerçeği de saptamaktadır.
Herşey diyalektik metodun altında gelişir.
Wissenschaft dev Logik’te, Kant ve Hegel arasındaki temel fark ortaya çıkar.
Kant, orijinal bir bilimadamı ve harika bir mantıkçı olduğu için, bilim ve mantık
üzerine bir kitap yazabilmişti.
Oysa Hegel’in çıkışı tarihe dayalıydı. Onun için önemli olan sadece tümcenin yapısı değil, tarihte gelişen olayların uzun süre sonundaki sonuçlarıydı. O, dünyayı kendi
bütünlüğünde, tarihsel perspektifi içinde görüyordu.
Kant bir bilimadamı konumundadır ve onun görüşü bugün bilemoderndir.
Wissenschaft der Logik, Hegel’e ün kazandırır. Heidelberg ve Berlin üniversiteleri
ona birer kürsü önerir.
O, Heidelberg Üniversitesi’ni yeğler. 1816’da oraya yerleşir. Hegel bu üniversitenin uzun geçmişinin en meşhur filozofudur.
Hegel, Heidelberg’e varışından bir yıl sonra, öğrencileri için tamamladığı derse
yardımcı olacak, hazırlayıcı nitelikteki Enzyklopädie der Philosophischen Wissenschaften’ ı (Felsefe Bilimleri Ansiklopedisi) yayınlatır.
Bu kitap, onun bütün felsefesinin bir özetini içerir, terminolojisine aracılık eder ve tek başına sözcüklerin eksantrik kullanımını gösterir.
1818’de Hegel, Heidelberg kararının antitezi yönünde karar alır ve Berlin’den
gelen daveti kabul edip burada Fichte’nin ölümüyle boşalan felsefe kürsüsünü
üstlenir.
Hegel, Berlin’de toplam on üç yıl kalacaktır. Dersleri adeta kurumlaşır ve yüzlerce öğrenciyi çeker.
Hegelcilik salgın halinde bütün Alman üniversitelerine
yayılmaya başlar. Hegel bu arada yavaş yavaş Prusya’nın
devlet filozofu olup çıkar.
1821’de “Grundlinien der Philosophie des Rechts” (Hukuk Felsefesinin Ana
Hatları) yayınlanır. Bu yapıt politika ve toplum hakları üzerinedir
Tez: soyut, evrensel yasalar;
antitez: kişisel keşif;
sentez: toplum etiği.
Hegel, toplumun, aile normları ve lonca örgütlerine dayanması
gerektiği inanandaydı.
Şaşırtıcı olan, kafasında tasarlamış olduğu devletin, gerçek
Prusya devletinden çok, Britanya modeline benzemesidir.
Hegel tarihi diyalektik sürece indirgemeye çalışırtaraftarı Marx’ça benimsenmiş,
onu epeyi etkilemiştir.
Bu teoriye göre tarihin altında bir amaç yatmaktadır
Hegel için tanrının iradesi, Marx için sınıfsız toplum ütopyası.
Yaşlanmış felsefe profesörü 1830’da Berlin Üniversitesi’nin rektörlüğüne atanır,
bir sene sonra da Kral III. Friedrich Wilhelm tarafından bir madalya ile onurlandırılır.
1831’de bütün Almanya’ya yayılmakta olan bir kolera salgını sonunda Berlin’e
de ulaşır. Berlin’e dönüşünün üçüncü gününde hastalık ortaya çıkar. Hegel bir
sonraki gün, 14 Kasım’da ölümden tamamıyla habersizken, uykusunda, huzur
içinde ölür.
Hegel felsefesi siyasetin belli bir ağırlık kazandığı bir dönemde en sağdan en
sola kadar her düşünen insanı etkiledi ya da en azından ilgilendirdi.
Hegel’in felsefe yapma tarzının karmaşık doğası yapıtlarına yaklaşmayı kolay olmaktan çıkartır.
Hegel’in tuhaf ifadelerle ve aşırı dozda kullanılmış edatlarla dolu çapraşık üslubu karşısında yolumuzu kaybetmemiz kolaydır. Elde bulunan ikincil kaynaklar paha biçilmez değerdedir.
Hegel’le felsefe gerçekten olağanüstü ağırlaşmıştır, çünkü onun felsefesi en
yüksek konsantrasyonu gerektirir.
Diğer yandan bizzat Hegel bile kendisini sadece bir tek insanın
anladığını, onun da yanlış anladığını belirtmiştir.
Eserleri:
Differenz des Fichteschen und Schellingschen Systems
der Philosophie (Fichte’nin ve Schelling’in felsefe dizgeleri arasmdaki
ayrım) [ 1 80 ı ],
Die Phiinomenologie des Geistes (Ruhun olgubil imi) [1807],
Wissenscha.ft der Logik (Mantık bilimi) [1807),
Enzyklopiiedie der philosophischen Wissenscha.ften (Felsefi bilimler
ansiklopedisi) [ 1817],
Grundlinien der Philosophie des Rechts
(Hukuk felsefesinin temelleri) [ 1821 ],
Vorlesungen über die Philosophieder Geschichte (Tarih felsefesi üzerine dersler) [1 837].