237
Points
Questions
36
Answers
97
-
Timur Kimdir?
Aksak Timur, Timurlenk…
O Cihan Fatihidir…
Bu inanılmaz insan, inanılmaz bir başarıya ulaşan sıradışı yöneticilerin uzun bir serisinde gizemli bir figür. Napolyon, Cengiz Han ve Büyük İskender ile birlikte insanlık tarihinin en büyük fatihlerinden biri olarak adlandırıldı ve aynı zamanda “dünyanın hükümdarı” olarak adlandırıldı.
Efsaneye göre, tıpkı Cengiz Han gibi, Timur küçük bir yumruğunda kan pıhtısı ile doğdu . Bu işaret bebeğe başarılar ve zaferlerle dolu güzel bir gelecek vaat etti.
Özbekistan’ın güneyindeki Keş adlı küçük bir kasaba 9 Nisan 1336′ da Barlas boyuna mensup, Turagay adlı küçük çapta bir soylunun oğlu dünyaya geldi. Bunlar Moğol asıllı Türklerdi Cengiz Han’a bağlı göçebe kavimlerin soyundan geliyorlardı.
Demir anlamına gelen Timur adı verildi; bu ad daha ileride, gençliğinde geçirdiği
ve topal kalmasına neden olan bir kazanın ardından Farsça,
Timur-i leng’ e, yani Aksak Timur’ a dönüştü.Türkçede Timurlenk oldu.
Burası düz, çayırlık ve sulak bir kırsal alandı. Bu topraklar çok verimliydi ,mısırdan yılda beş defa mahsul alınıyor, üzümden de öyle ve çok sulak olduğu için çok miktarda pamuk yetiştiriliyordu. Meyve yüklü ağaçlardan ve kavun tarlalarından geçilmiyordu.
Baharda doğa şenleniyor doyumsuz manzalar sunuyordu.
Kışların iliğe işleyen soğuğu ve yazların deri çatlatan sıcağıyla terbiye edilen Timur, zamanla cesareti ve liderlik vasfıyla ün salmıştı.
Burası aşiret geleneklerinin ve aile ilişkilerinin baskın olduğu, ve baş döndürücü bir hızla bir o tarafa bir bu tarafa kayan ittifakların arasında hayatta kalmak için kıyasıya mücadele verilen bir dünyadır.
“O el ki kılıç tutmaz, kral asası hiç tutamaz.”
Gözüpek, yürekli, ele avuca sığmaz, güçlü ve nazik bir genç olarak yetişti.
“Ninem, usta bir kahin ve falcıydı; bir gece rüyasında
bir şey görmüş; bunu, oğullarından veya torunlarından birinin
bir gün büyük topraklar fethedeceği, geniş insan yığınlarına
hükmedeceği ve Yıldızların ve o devrin Krallarının Efendisi olacağı
şeklinde yorumlardı. İşte o adam benim ve o devir de bu devir; haydi bakalım; şimdi benim arkam, elim, kolum, sırtım, böğrüm olmaya
ve beni asla yaya bırakmamaya ant için.”
Timurun kendisini göstermesi için fazla beklemesi gerekmedi.
Emir Kazakhan’ın 1358′ deki katlinden sonra Moğol Hanı, Maveraünnehir’in
içine düştüğü kargaşadan yararlanmak ve dağılmış Çağatay
ulusunu kendi idaresi altında yeniden birleştirmek fikriyle
burayı, işgal etti.
Timur’un yaşadığı Kaşka Derya ovasındaki Barlas boyunun reisi Hacı Bey, savaşmaktansa
kaçmayı yeğledi.
Timur, Ceyhun nehrine kadar ona refakat ettikten sonra, yurduna geri dönmek için rıza diledi. Döndüğünde, kendi adamlarını toplayarak Moğolların daha fazla toprak almalarını önleyeceğine onu ikna etti.
Moğolların güç olarak daha üstün olduklarını anlayıp bundan çok daha
akıllıca bir iş yaptı ve Moğol Hanı’na, emrine amade olduğunu bildirdi.
Bundan böyle, Moğol Han’nın bendesi olacaktı, Yirmi dört yaşındaki Timur, koskoca Barlas boyunun başına geçmeyi başarmıştı.
Kazakhan’ın torunu Emir Hüseyin’le ittifak yaptı.
Hüseyin, Karakunas boyunun beyiydi. İki adam, gizlice anlaşıp
Moğalları Maveraünnehir’ den temizlerneye ant içti. Timur’ un,
Hüseyin’in kız kardeşi Aliye Türkanağa’yla evliliği aralarındaki ilişkiyi pekiştirdi.
Moğol Hanı oğlu İlyas Hoca’ yı Maveraünnehir’ e vali olarak atadı.
Timur, emir komuta zincirinde ikinciliğe asla razı olamazdı. Tepki vermekte hiç gecikmedi.
Timur ve Hüseyin o andan itibaren kanun kaçağı olup gizlenmek zorunda kaldılar.
Ondan sonraki birkaç yıl, bu iki ortak geçimlerini eşkıyalık,
yol kesicilik ve paralı askerlikten sağlayarak, Asya’nın yukarı
taraflarında dolaşıp durdular.
Tarihi kayıtlara göre, bir ara Timur’un maiyetinde
yalnızca karısı ve bir tek adamı kalmıştı.
1362′ de karısıyla birlikte bir ahırda iki ay hapse düştü.
Bir çarpışma sırasında atından düşüp ayağını sakatladı ve
O günden sonra aksak Timur diye anıldı.
Zincire vurmuşum talihi, sımsıkı tutuyorum elimle,
Feleğin çemberini çeviriyorum öbürüyle,
Güneşin batmasına kalmaz,
Ya mağluptur Timurlenk ya hakimdir tüm evrene.
1366 Timur ve Hüseyin Semerkantta kurulmuş olan Serbedar yönetimini al aşağı ettiler.
1370 te Timur adamlarını alıp Tirmize geçti. Burada, Andhoylu İmam Seyyid
Bereke ile tanıştı Seyyit Timurun himayesine girdi ve ölene kadar Timurun yanından ayrılmadı. Timur böylece Müslümanların desteğini yanına aldı.Timur Belh’e saldırdı ve Hüseyinin elinden aldı. Kenti yerle bir etti.
Hüseyin’in dul eşi Saraymülk Hanım Maveraünnehir’in son Çağatay Hanı Kazan’ın kızı ve Cengiz Han’ın sülalesinden gelme soylu bir kadındı. Timur Saraymülk Hanım’ı eş olarak alıp idaresine meşruiyet kazandırdı.
Ayağının altma almıştı alınyazısını,
Dize getirmişti yenilmez savaş tanrısını.
9 Nisan 1370’te Timur, Belh kurultayının onayıyla, Çağatay hükümdan olarak
taç giydi.
Cengiz Han gibi Timur da ordunun ve istihbaratın örgütlenmesine, askeri müfrezelerin şahsen atanmasına ve seferler için planlar geliştirerek, kendisinin yetenekli bir komutan olduğunu kanıtladı.
Timur doğu komşularına ilk seferini 1370’te Moğol lider Kamereddin üzerine yaptı.
1375te, 1383 te 1389 da ve 1393 te bu seferler tekrar edildi.
Hızır Hoca Moğol Hanı olarak tanındı. Timur Hızır Hocanın kızkardeşi ile evlendi. Timurun doğu sorunu kalmadı.
Kuzey komşusu Harezm, Çini Akdenize bağlayan kerven yolu üzerinde refah içerisinde idi.
Timur ordusu, 1372′ de kuzeye akın etti. Fevkalade kanlı bir çarpışmadan sonra
Kat şehri düştü. Bu, ilk önemli zaferlerinden biri olduğu kadar,
iradesine karşı gelen kentlere uygulayacağı askeri muamelenin
de bir göstergesi oldu.
Kat’ın tüm erkek nüfusu kılıçtan geçirildi,
karıları ve kızları esir alındı.
Kent yağmalanıp ateşe verildi.
Harezm önderi Hüseyin Sufi kaçtı. Bir müddet sonra da öldü yerine geçen kardeşi Yusuf Sufi barış teklif etti. Hüseyinin Kızı Hanzadeyi Timurun oğlu Cihangire vermeyi vaad etti.
Bu gurur okşayan bir teklifti, çünkü kız hem güzel
hem de kuzeydeki Altın Orda hanı Özbeg’in torunu olması
itibariyle asil kanlıydı.
Timur Semerkanta döndü fakat gelin gelmedi.
Yusuf Sufi Başkaldırdı Kat’ı yeniden ele geçirdi. 1373’te ona karşı bir se- .
fer daha düzenlendi. Yusuf anlaşmayı kabul etti ve Harezm’in
güneyi Timur’un eline geçti. Hanzade bu kez tam zamanında,
yeni ailesi için müthiş hediyelerle dolu bir kervan eşliğinde güneye
gönderildi.
Cihangir üç yıl sonra hastalanıp öldü. Bu Timuru çok üzdü.
1379 da Ürgençi alarak Harezmin sonunu getirdi.
Asya’ dan batıda ta Türkiye sahillerinden Avrupa
kapılarına, doğuda Sibirya içlerine, kuzeyde Moskova’nın
varoşlarından güneyde Delhi’ye kadar sefer yaptı.
Bir ara Harezm’ deki Sufi hanedanı tekrar ayaklandı.
Timur Ürgençi tam anlamıyla haritadan sildi sadece bir cami bıraktı kenti tamamen yok etti.
Timur 1401’de Şam’da yirmi bin kişiyi öldürerek Suriye’yi fethetti ve ertesi yıl Sultan Bayazid’i yendi. Bundan sonra, Timura tabi olmayan ülkeler bile işgalini önlemek için gücünü tanıdı ve ona haraç ödedi.
1404’te Timur Mısır Sultanı ve Bizans İmparatoru John’dan bile bir haraç aldı.
Timur büyük bir ordu toplayarak Çin seferine hazırlandı ancak orada aniden hastalandı ve 1405 Şubat ayında öldü.
O Tarihin gördüğü En Büyük Katliamları gerçekleştirdi…
Timur peş peşe otuz beş yıl hiç durmadan yaktırarak, yıktırarak, talan ve yağma
ettirerek ordularını seferden sefere koşturdu.
1383’te, İsfizar şehrinde diri diri iki bin kişiden briket lerle karıştırılarak kuleler dikti. 1387′ de, İran’ daki kutsal kent İsfahan’ da yetmiş bin kişi kılıçtan geçirilmişti; 1401′ de Bağdat
yağmalanmasının ardından, uçurulmuş kafalarından 120 kule
dikti doksan binkişi öldü. Halep ve Şam da akla hayale
sığmayan mezalimden nasiplerini almışlardı.
O Bilim ve Sanat adamlarına Saygı duyardı…
Timur Moğolca dışında Arapça, Farsça ve Türkçeyide akıcı konuşuyordu.
Olayları çok iyi tartar, bir bakışta bir meselenin özünü kavrardı; en
ufak bir işareti, belirtiyi kaçırmamaya idmanlıydı; ne safsataya aldanır
ne dalkavukluğa geçit verirdi; yalanla gerçeği şaşmaz bir biçimde
birbirinden ayırt ederdi ve sanıimi bir öğüdü, sahte bir iltifattan ayıracak
kadar zekiydi; av için yetiştirilmiş bir atmaca gibiydi; bu yönleriyle
bir yıldız gibi parlıyordu.
Uzak görüşlü bir adamdı; entelektüel ufku, üzerinde ordularını zaferden zafere
koşturduğu bozkırlar kadar genişti.
Timur, ilim ve irfan sahibi kimselere hayrandı;
Alimlere ve hekimlere en yüksek şeref ve payelerini verir,
Her birini mevkiine ve kıdemine uygun olarak huzuruna alır,
saygıda hiç kusur etmezdi; onlara samimi davranır, yanlarında büyüklüğünü belli etmezdi; onlarla konuşurken yüceliğine tevazu, katılığına şefkat ve sertliğine nezaket katardı.
Timur yıkıcı olduğu kadar yapıcıydı da.
Timur Semerkant şehir mimarisini zamanın ünlü ustalarını getirterek muhteşem yaptı. Özbekistanda günümüze kadar ulaşan bir çok eseri mevcuttur.
Timurun yaptırdığı Ak Saray için zamanın tarihçileri
“o kadar güzel ve kusursuz bir mimarisi vardır ki, hiçbir şey onunla boy ölçüşemez.” Diyorlardı.
Sarayın girişindeki kulelerin boyu 72 metre idi.
Timur
“Kim ki bizim gücümüzden kuşku duya,
diktiğimiz binalara baka,”
demişti.
O Tarihin Gördüğü En Büyük Komutanlarından biriydi…
Bir fatih ve büyük komutan olarak Timur, ondalık sisteme göre inşa edilmiş ve Cengiz Han’ın askeri teşkilatı geleneğini sürdüren birçok birliklerinin ustaca örgütlenmesi sayesinde iktidarın zirvesinde uzun süre kaldı.
Timur da Cengiz gibi en ince ayrıntıyı hesaba katardı. Araziyi keşif ve düşman mevzilerindeki asker sayısını tespit için önden gözcüler çıkarıldı. Atlar için yemler
torbalanıp yüklendi. Her türlü erzak ve levazım tekrar tekrar gözden geçirildikten sonra nihayet ordu sefere hazır duruma gelirdi.
Evet biraz fazla kan döktü ama zamanın gereğini yaptı o karmaşada ayakta kalabilmek hiç de kolay değildi.
Timur zamanında verdiği kararlar, korkusuz tavırlar, asker kontrolündeki başarılarılya Tarih yazmayı başaran kişidir…
Sarıkamışı düşününce… 22 Aralık 1914 sarıkamış 1400 timur zamanı arada 500 yıl var…
…bizimkilerin askerlik hazırlıkları ve sonuçları…
- 6075 views
- 1 answers
- 0 votes
-
Ali Kuşçu Kimdir?
Maveraünnehir bölgesinde, Buhara, Semerkant gibi önemli merkezlerin bulunduğu bu bölgede tam olarak nerede ve ne zaman doğduğunu bilmediğimiz Ala’al-Din b.Muhammed Al-Kuşçi önemli bir Astronomdur. Kuşçu lakabı babasının Uluğ Beyin Doğancıbaşı olmasından kaynaklanır.
Ali Kuşçu ilk eğitimini Semerkantta aldı. Kadı zade Rumiden ve Uluğ Beyden matermatik ve astronomi dersleri aldı. Kirman’da eğitimine devam etti. Burada Nasır el-Din Tusi’nin Tecrid el-Kelami’sine Şerh-i cedid-i Tecrid’i yazar. Bu şerh çok takdir alır. Ali Kuşçu bu şerhle saygınlık kazanır.
Uluğ Beye Risalat hall el-eşkal el-kamer adlı eserini sunar. Uluğ Bey Kendisini takdir eder. Kadı zade’nin ölümünden sonra Semerkant Rasathanesine müdür olur. Uluğ Beye Zic-i Gürgani’nin yazılmasında yardım eder.
Uluğ Beyin oğlu tarafından katl edilmesinin ardından buradan ayrılır.
Akkoyunlu Hükümdan Uzun Hasan’dan gördüğü büyük iltifat ve ikram üzerine onun yanında kalır. Osmanlı ve Akkoyunlular arasında arabuluculuk yapar.Fatih Sultan Mehmet kendisine istanbulda kalıp Matematik ve Astronomi derslerini vermesini teklif eder. Ali Kuşçu teklifi kabul eder ve İstanbula gelir.
İstanbulda iki eser yazar: Şaka’ik elnumaniye ve Tacü’t-Tevarih Astronomi içerikli bu eserler birbirinin devamı niteliğindedir ve çoğunlukla benzer bilgiler içerirler.
Ali Kuşçu’nun eserleri genellikle müsbet bilimler ve dini felsefe
olmak üzere iki grupta incelenir Ali Kuşçu, bütün İslam bilim adamları gibi çok değişik, hey’et, hesap, kelam, sarf ve nahiv, tefsir, vaz, vaz ve istiare, tarih,
lugat konularını içeren kitap ve risaleler yazmıştır.
Ali Kuşçu yazılmasına yardımcı olduğu ZİC-İ ULU BEY adlı eserin şerhinide yapmıştır. Kimilerine göre bu şerh Ali Kuşçunun en önemli eseridir.
Ali Kuşçu Semerkand’da iken Ay’ın safhalarını
açıklayan HALLÜL EŞKALİL KAMER adlı bu eserin Uluğ Beye sunmuş taktirini kazanmıştı, bu eser dedahil tüm eserleri Ayasofya kütüphanesinde mevcuttur.
Ali Kuşçu, Uzun Hasan seferi sırasında, Semerkantta Farsça yazılmış Risale
fi’l Hey‘ e adlı eserini Arapçaya çevirerek, zafer günü Fethiye adı ile Fatih Sultan Mehmed’e takdim etmiştir.
Ali Kuşçu, Hicri 7 Şaban 879 (16 Aralık 1474)’da ölmüştür.
Osmanlının Matematik ve Astronomi konularında altın çağı Ali Kuşçu ile başlamıştır.
Ali Kuşçu, Ortaçağın en büyük rasathanesi Semerkand rasathanesinin müdürü ve aynı
zamanda Avrupa’da hiç bir eleştiriye uğramadan 200 yıl kullanılan
Zic-i Uluğ Bey’in hazırlanmasında katkısı olan bir kişi idi.
Ali Kuşçu Matematik ve Astronomi dersleriyle Osmanlının müspet ilimlerde ilerlemesine önemli katkıda bulunmuştur.
Ali Kuşçu Semerkant ilim ekolünü ve kültürünü İstanbula getirmiştir.
- 12243 views
- 1 answers
- 0 votes
-
“ahlak kuralları:
Tanrı buyurduğu için doğru olmazlar, bu kurallar doğru oldukları için Tanrı
tarafından buyurulmuşlardır.” der Sokrates- 5437 views
- 2 answers
- 0 votes
-
İbni Sina Kimdir?
O Doğunun Sönmeyen Yıldızıdır…
Hem antik felsefeyi doğuya taşımış hemde sağlam düşünce geleneği oluşturarak gelecek yılların şekillenmesine yardımcı olmuştur. Doğu ve batıyı derinden etkilemiştir. Birçok alanda üstün başarılar sergilemiştir. Çalışkanlık ve üstün zekasını her alanda isbat etmiş doğa felsefesinden tıbba müthiş başarılara imza atmıştır.
Batılıların “Avicenna” dedikleri Ebu Ali el-Hüseyin İbn Abdullah İbn Sina, 980 yılında, Buhara yakınlarındaki Afşana’ da dünyaya gelmiştir.
İbn Sina doğmadan birkaç yıl önce ailesi Belh’ten Buhara’ya gelmiştir,
Babası da Harmaysen’de görevli bir Samani valisidir. İbn Sina çok sağlam bir eğitim almıştır.
Yaklaşık 10 yaşında tüm Kuran’ı ezberledi.
Ergenlik çağında Aristoteles’in Metafizik bölümünü inceledi.Ayrıca çeşitli öğretmenlerle tıp eğitimi aldı.
16 yaşından itibaren hasta kabul eden bir hekimdi.
Babası ölene kadar çok güzel bir hayat sürer. Babasının vefatından sonra maddi manevi sıkıntılara düşer. Önce Harezme sonra Gürgençe geçer burada Biruni ile tanışır. Gazneli Mahmut’un davetini kabul etmeyip Gürgençi terk eder. Cürcana gider burada daimi dostu olacak Cüzcani ile tanışır. Buradan Rey’e geçer ve burada doktorluk yapar.
1015 te burayı da terk eder. Kazvine geçer. Şemsü’d-Devle yi tedavi eder onun hem doktoru hem veziri olur. Onun ölümünden sonra Yeni gelen Büveyhi hükümdarının da aynı görevini sürdürmesini istemesine karşın, bu ülkeden ayrılması gerektiğini düşünen İbn Sina görevi kabul etmemiş, ancak ayrılmaya fırsat bulamadan tutuklanıp, Hemedan yakınlarındaki Ferdecan Kalesi’ne
yerleştirilmiştir. 4 ay burada kalmıştır.
Alaü’d -Devle’nin yönetimi devirmesinin ardından salınmış O da İsfahana geçmiştir.
57 yaşında burada vefat etmiştir 1037 .
O bir Filozoftur…
Platon (MÖ 427-347),
Aristoteles (MÖ 384-322)
ve Yeni Platonculuğun
temsilcisi Plotino’nun (204-264)
görüşlerine dayanan usçu bir felsefe geliştirmiştir.
Her şeyden önce bir filozof olarak, döneminin
bütün felsefi problemleriyle ilgilenmiş ve katkılarda bulunmuştur.
Felsefe konusunda eşsiz bir yorum, değerlendirme ve özgün katkılar içeren mükemmel yapıtlar bırakmıştır.
O bir Bilim Adamıdır…
Şeyh ül Reis haklı ünvanıyla yazdığı eserlerle insanlığı aydınlatmıştır.
İbn Sina ‘nın felsefe dışında astronomi, matematik, fizik, mantık, kimya ve müzik ve tıp gibi alanlarda çok başarılı eserleri vardır.
150 – 200 kitap,
450- 500 makale
yazdığı farklı kaynaklarca ifade edilir.
Eserlerinin konuları:
Felsefe ve Mantık
- Akli Bilimlerin Bölümleri Üzerine
- Bilimsel Bilgi Üzerine
- felsefe Taimleri Üzerine
- Hikmet Üzerine Söylev
- lskenderiyeli Filozofların Düşünceleri
- işaretler ve Tembihler
- Kurtuluş
- Mantık Özeti
- Mantık Üzerine
- Maşrıki Felsefe
- Şifa Kitabı
Matematik
- Açı Üzerine
- Aritmetik Üzerine
Astronomi ve Astroloji
- Arş Üzerine
- Astrolojinin Gereksizliği Üzerinee
- Gök Cisimleri Üzerine
- Gök Gürlemesinin Nedenleri
- Gözlem Araçları
- Hava (Boşluk) Üzerine
- Yer’in Evrenin Merkezinde Bulunmasının Nedeni
- Yıldızların Gece Görülüp Gündüz Görünmemesi Üzerine
Simya
- iksir Üzerine
Tıp ve Biyoloji
- Anatomi Üzerine
- Bedenin Zararlılardan Arındırılması
- Hindiba Üzerine
- Hipokrat’ın Düşüncelerinin Özeti
- Kalp ilaçları
- Kan Alınacak Damarlar
- Kulunç Üzerine
- Nabız Hakkında
- Tıp Kanunu
- Tıp Özeti
- Yolculukta Alınacak Önlemler
Psikoloji
- Aşk Üzerine
- Hüznün Mahiyeti
- Konuşan Nefsin Bilgisi Hakkında
- Nefis Üzerine
- Ölüm Kaygısından Kurtuluş
- Ruh Kasidesi
- Ruh Üzerine
- Rüya Yorumları
Teoloji
- Ala Suresi’nin Tefsiri
- Başlangıç ve Son
- En Büyük Dua
- Felak Suresi’nin Tefsiri
- Fiiller ve Etkileri
- lhlas Suresi’nin Tefsiri
- insaf Hakkında
- iyilik ve Kötülüğün ilahi Kazaya Girişinin Açıklanması Üzerine
- Kaderin Gizemi Üzerine
- Keramet, Mucize ve Şaşırtıcı Şeyler Üzerine
- Melekler Üzerine
- Namazın Anlamı
- Nas Suresi’nin Tefsiri
- Nasihat Üzerine Açıklamalar
- Nur Süresi’nin Tefsiri
- Peygamberliğin Göstergeleri
- Rızık Üzerine
- Tasavvufçuların Açıklamaları
- Tefsir-i Ayet-i “Sümme lsteva ile el-Sema ve hiye Duhan “
- Zikir Üzerine
Genel
- Alaü’d-Devle’ye Yanıt
- Arapça Üzerine
- Askerlik Sanatı Üzerine
- Beyruni’nin Sorularına Yanıtlar
- Cafer el-Kaşani’ye Yanıt
- Dört Kuvvet Üzerine
- Ebu ‘Ubeyd el-Cuzcani’ye Yanıt
- Ebu Cafer el-Kiyd’ya Yanıt
- Ebu el-Fazl lbn Mahmud’a Yanıt
- Ebu el-Kasım lbn Ebu el-Fazl’a Yanıt
- Ebu Said’in Mektuplarına Yanıtlar
- Ebu Tahir ibn Hassul Yanıt
- El-Berki’ye Yanıt
- Harflerin Doğuş Sebepleri
- Hayy b. Yakzan
- Kuşlar
- Nevruz Hakkında
- On Probleme Yanıtlar
- Şeyh Ebu el-Ferec lbn el-Tayyib’e Reddiye
Ahlak ve Siyaset
- Ahd Üzerine
- Ahlak Üzerine
- Aile (Ev) Yönetimi Üzerine
- Siyaset Üzerine
- Uluslar Üzerine
Müzik
- Musiki Üzerine
Eserlerinin bir kısmını Arapça bir kısmını Farsça yazmıştır.
İbn Sina’nın Eser Listesi:
- Ahval el-Nefs (Nefis Üzerine)
- Ahval el-Ruh (Ruh Üzerine)
- Aksam el-‘Ulum el-Akliyye (Akli Bilimlerin Bölümleri Üzerine)
- Akval el-Şeyh fi el -Hikme (Hikmet Üzerine Söylev)
- Cevab el -Mesail (Sorulara Cevap)
- Danişname-i ‘Alai (Bilimsel Bilgi Üzerine)
- Def’ el-Gam min el-Mevt (Ölüm Kaygısından Kurtuluş)
- Def’ el-Mazar el -Külliyye an el-Ebdan el-İnsaniyye (Bedenin
Zararlılardan Arındırılması)
- Ecvibe ala Mesaili Ebu el-Reyhan el -Biruni’ (Biruni”nin Sorularına
Yanıtlar)
- Ecvibe an Aşri Mesail (On Probleme Yanıtlar)
- El-Ahd (Ahd Üzerine)
- El-Ahlak (Ahlak Üzerine)
- El-Alat el-Rasadiyye (Gözlem Araçları)
- El-Arşiyye (Arş Üzerine)
- El-Dua’ (Dua Üzerine)
- El-Ecram el-Ulviyye (Gök Cisimleri Üzerine)
- El-Edviye el-Kalbiyye (Kalp İlaçları)
- El-Efal ve el-İnfialat (Fiiller ve Etkileri)
- El -Erzak (Rızık Üzerine)
- El-Hassü ala el-Zikr (Zikir Üzerine)
- El-Hey’e (Astronomi Üzerine)
- El-Hikmet el-Aruziyye (Felsefe Üzerine)
- El-Hindiba (Hindiba Üzerine)
- El-lşarat ve el-Tenbihat (İşaretler ve Tembihler)
- El-Kanun fi el-Tıb
- El-Kaside el-Ayniyyet el-Ruhiyye (Ruh Kasidesi)
- El-Kelam fi Ma’rifet el-Nefs el-Natıka (Konuşan Nefsin Bilgisi
Hakkında)
- El-Keramat ve el-Mu’cizat ve el-Eacib (Keramet, Mucize ve
Şaşırtıcı Şeyler Üzerine)
- El-Kulenc (Kulunç Üzerine)
- El-Mebde’ ve el -Mead (Başlangıç ve Son)
- El-Melaike (Melekler Üzerine)
- El-Mübahasat (Tartışma Üzerine)
- El-Nabz (Nabız Hakkında)
- El-Siyaset el-Menziliyye [ Ev Yönetimi Üzerine]
- El-Tayr (Kuş)
- El-Urik el -Mefsude (Kan Alınacak Damarlar)
- El-Vird el-A’zam (En Büyük Dua)
- El-Vüs’a (el Feza) [Hava (Boşluk) Üzerine]
- Esbabu Hudus el-Huruf (Harflerin Doğuş Sebepleri)
- Esbabü el-Ra’d (Gök Gürlemesinin Nedenleri)
- Eş’ ar el-Şeyh (Şeyh’in Şiirleri)
- Fi el-İnaye ve Beyani Keyfiyyeti Duhuli el-Şer fi el-Kaza el İlahi
(İyilik ve Kötülüğün İlahi Kazaya Girişinin Açıklanması
Üzerine)
- Hayy İbn Yakzan
- Hikmet el -Meşrikıyye (Maşrıki Felsefe)
- İbtali Ahkam el-Nücum (Astrolojinin Gereksizliği Üzerine)
- İlleti Kıyami el-Arz fi Vasat el-Sema’ (Yer’in Evrenin Mer
kezinde Bulunmasının Nedeni)
- İsbat el-Nübüvve ve Te’vili Rumuzihim ve Emsalihim (Peygamberliğin
Göstergeleri)
- Kelami el-Şeyh fi el-Mevaiz (Nasihat Üzerine Açıklamalar)
- Kelimat-i el-Sufiyye (Tasavvufçuların Açıklamaları)
- Kitab el -İnsaf (İnsaf Hakkınd)
- Kitab el-Musiki (Musiki Üzerine)
- Kitab el-Necat (Kurtuluş Kitabı)
- Kitab el-Niyruziyye (Nevruz Hakkında)
- Kitab el-Siyaset (Siyaset Üzerine)
- Kitab el-Şifa (Doğa Üzerine)
- Mahiyet el -Hüzn (Hüznün Mahiyeti)
- Mahiyyet el-Salat (Namazın Anlamı)
- Makale fi el-Nefs (Nefis Üzerine)
- Mektubu Ebu Said ila el Şeyh ve Cevabihi (Ebu Said’in
Mektuplarına Yanıtlar)
- Nesaih el-Hükema’ el-İskender (İskenderiyeli Filozofların
Düşünceleri)
- Risale el-İksir (İksir Üzerine)
- Risale el-Şeyh ile el-Berki (el-Berki’ye Yanıt)
- Risale fi el-Aşk (Aşk Üzerine)
- Risale fi el-Hesab (Aritmetik Üzerine)
- Risale fi el-Hudud (Felsefe Terimleri Üzerine)
- Risale fi el-Red ile el-Şeyh Ebu el-Ferec İbn el-Tayyib (Şeyh
Ebu el-Ferec İbn el-Tayyib’e Reddiye)
- Risale fi el-Zaviye (Açı Üzerine)
- Risale fi Lisan el-Arab (Arapça Üzerine)
- Risale fi Sırr el-Kader (Kaderin Gizemi Üzerine)
- Risale fi-İlm el-Ahlak (Ahlak Üzerine)
- Risale ila Ebu ‘Ubeyd el-Cuzcani (Ebu ‘Ubeyd el-Cüzcani’ye
Yanıt}
- Risale ila Ebu Ca’fer el-Kiya (Ebu Ca’fer el-Kiya’ya Yanıt)
- Risale ila İbn Kakuye (‘Alaü’d-Devle’ye Yanıt)
- Risale li el-Şeyh Ebfı el-Fazl İbn Mahmud (Ebu el-Fazl ibn
Mahmud’a Yanıt)
- Risale li el-Şeyh Ebu el-Kasım İbn Ebu el-Fazl (Ebu el-Kasım
ibn Ebu el-Fazıl’a Yanıt)
- Risale li el-Şeyh ila Ca’ fer el-Kaşani (Ca’fer el-Kaşani’ye
Yanıt)
- Risale li el-Şeyh ila Ebu Tahir İbn Hassul (Ebu Tahir ibn
Hassul Yanıt)
- Sebebi Rü’yet el-Kevakib bi el-Leyl la fi el-Nehar (Yıldızların
Gece Görünüp Gündüz Görünmemesi Üzerine)
- Siret el-Şeyh (Otobiyografi)
- Te’vil el-Ahlam (Rüya Yorumları)
- Tedbiri el-Müsafir (Yolculukta Alınacak Önlemler)
- Tedbiri Menzil el-Asker (Askerlik Sanatı Üzerine)
- Tefsir-i Ayet-i “Sümme İsteva ile el-Sema ve hiye Duhan”
- Tefsiri Suret el-A’la (Ala Suresi’nin Tefsiri)
- Tefsir-i Suret el-Felak (Felak Suresi’nin Tefsiri)
- Tefsir-i Suret el-İhlas (İhlas Suresi’nin Tefsiri)
- Tefsir-i Suret el-Nas (Nas Suresi’nin Tefsiri)
- Tefsir-i Suret el-Nur (Nur Suresi’nin Tefsiri)
- Urcuze fi el-Teşrih (Anatomi Üzerine)
- Urcuze fi el-Tıb (Tıp Özeti)
- Urcuze Latife fi Vesaya İbukrat (Hipokrat’ın Düşüncelerinin
Özeti)
- Uyun el-Hikme (Felsefe Meseleleri)
- Urcuze fi el-Fusul el-Erbaa (Dört Mevsim Üzerine)
Kitab el-Şifa:
İbn Sina’nın baş yapıtı olan Kitab el-Şifa eseri ansiklopedik bir yapıya sahiptir. Mantık, tabiyyat, riyaziyyat ve ilahiyyat bölümlerinden oluşmaktadır.
Bugüne kadar Türkçe, Farsça, Süryanice, Latince, İngilizce, Fransızca, A lmanca, İspanyolca ve Rusça gibi
dillere çevrilmiştir.
Latince çevirisinin ilk baskısı Venedik’te 1508 ‘de yapılmıştır.
İbn Sina İslam dünyasında felsefe de dahil olmak üzere entelektüel kültürün
diğer unsurlarının da benimsenmesi ve geliştirilmesi için gerçek anlamda
bir zemin oluşturmuştur.
Kitab el- Şifa, başta Aristoteles’ in felsefesinin, mantığının ve bilim anlayışının
hem İslam dünyasında köklü bir şekilde yerleşmesini sağlamış, hem de Hıristiyan Ortaçağında ve daha sonraki Aydınlanma Döneminde benimsenmesine yol açmıştır.
Kitab el-Necat:
Felsefenin temel konuları hakkında bilgi vermek
ve bu alana yönelen kimseleri yetiştirmek amacıyla 1026 yılında kaleme almıştır.
“Mantık; insana, zihninde kazanılmış bilgilerden kazanılacak bilgilere geçme işlemlerini, bu bilgilerin özelliklerini, bu geçiş işlemlerini düzgün veya düzgün olmayarak meydana getiren sıralama ve yapıların sınıflarını ve bunların sayısını öğreten bir ilimdir. ”
İbn Sina’ya göre kıyas türleri şunlardır:
Burhani (Bilimsel)
Cedeli (Diyalektik)
Hitabi (Retorik)
Şiirsel (Poetik)
Sofistik
el-Kanun fi el-Tıb:
İbn Sina’nın bütün zamanların en görkemli tıp kitabı olan el-Kanun fi el-Tıb, ilk defa 1593’te Roma’ da basılmış, daha sonra pek çok yerde yayımlanmıştır.
Birçok dile çevrilen kitap Tokatlı Mustafa Efendi tarafından yirmi bir cilt halinde Osmanlıca olarak yayımlanmış kitabın ilk iki kitabı Esin Kahya tarafından Türkçeye çevrilmiştir.
Kitap bir çok konuda detaylı ve net açıklamalara dikkati çeker.
Avrupa’da 1516 ile 1574 arasında en az 60 kez basılmıştır.
1700’lü yıllara kadar hem İslam dünyasında hem de Avrupa’daki tıp öğrencileri için önemli bir otorite olarak kalmıştır.
Anatomi, fizyoloji, farmakoloji başta olmak üzere birçok hastalık detayından tıpta kullanılan malzemelere kadar birçok konu içerir.
Bugüne kadar üzerine çok az şey ilave edilmiştir.
Avrupada birçok üniversitede 100 yıldan fazla süre ders kitabı olmuştur.
O mükemmel bir Bilim adamıdır…
Yazdığı kitabın daha iyi öğrenilebilmesi için özetini çıkartıp şiirsel bir yöntemle yazıyor ki akılda kalması kolay olsun…
(Nerde o zihniyet şimdi hey hat!…)
Urcuze fi el-Tıb:
İbn Sina’nın el-Kanun fi el Tıb’dan sonra kaleme aldığı ve
onun bir özeti niteliğindeki bu çalışması, temel tıbbi bilgilerin kolaylıkla zihinde tutulması amacıyla urcuze’ geleneğine uygun olarak şiir şeklinde yazılmıştır.
- yüzyıldan 17. yüzyıla kadar Cantica Avicenna adıyla defalarca Latinceye çevrilmiştir.
Danişname-i Alai:
Felsefe alanında Farsça olarak yazılmış ilk ansiklopedik çalışmadır.
kitap mantık, tabiiyyat ve ilahiyyat olmak üzere üç bölüm halinde düzenlenmiş
olup, riyaziyyat bölümü daha sonra Cuzcani tarafından İbn Sina’nın yapıtlarından yararlanılarak hazırlanmıştır.
Musiki:
Ona göre ses, duyularımızın algıladığı ve duyumu bize hoş gelen dış uyaranlardan
birisidir. Bir duyum olarak ses, kendiliğinden hoş veya nahoş değil, aksine ruhumuzda bıraktığı fikri ve bestede oynadığı rolü yargılayan müdrikeye göre hoş veya nahoş gelebilir.
Uyun el-Hikme:
İbn Slna’nın mantık, tabiiyyat ve metafizik almak üzere üç bölümden oluşan eseri.
El-Risale el-‘Arşiyye:
İbn Sina, bu yapıtını Allah, sıfatları
ve fiilleri hakkında tevhid ilminin gerçeklerini, taklitten uzak kalıp, saf inceleme yolunu seçerek özlü bir şekilde açıklamak için yazdığını açıklamaktadır.
İbn Sina Doğunun sönmeyen yıldızıdır.
El-Kanun fi’t-Tıb kitabını
Avrupalı 1516 -1574’de 60 kez bastı.
Elimde 1973’te Amerika’da basılmış – El-Kanun fi’t-Tıb var.
Kitabın ön sözü Cameron Gruner tarfından 1929 da yazılmış.
Biz kitabı 2014 te ancak çevirebildik…
..
.
Evet O ve Onun gibi niceleri Işıklarını saçarken üstümüze
Biz aydınlananılım diye
Bizim bu görmezden
gelme çabamız niye
Karanlık çağların
Aydınlık insanlarından
Aydınlık çağının
karanlık insanlarına
uzatılan bir meşale…
Çabalarınız boşa gitmecek
Ey Karanlık çağın Aydılık İnsanları
Sizin ışığınız sönmeyecek
Aynı amaçla o meşaleyi taşıyaçak
İnsanlar mutlaka çıkacak
Olsada çok az sayıları
Sayıları çok az
Çok az
az…
- 6088 views
- 1 answers
- 0 votes
-
Mayakovski Kimdir?
O Ünlü bir Rus Şairidir..
Kutayis’in güney doğusunda Bağdad ya da
Bağdadi adında bir köy vardır. Hanis-Tshali ırmağının bir dağ
boğazından çıktığı kaynakta, ırmağın sağ kıyısındadır bu köy. İşte Mayakovski burada doğdu.
Bir orman koruma memuru olan Vladimir Konstantinovıc
Mayakovski’nin oğlu olarak.
7 Temmuz 1893 Vladimir Vladimirovic Mayakovski.
Gürcistan’dır burası, İmeretiya bölgesi. Güzel yerdir buralar.
İlkbaharda dağlar boz renkli bir otla kaplanır
ve ağaclar duman gibi çiçek açar.
Çocukluğu burada ırmağın gürültülü sesi ve ormanın sisleri arasında yeşilin binbir tonuyla geçti.
Mayakovski öğrenim görmek için Bağdadi’den Kutais’e gider.
Babası öldüğünde 3 rublesi vardı ve Moskova’ya gitti.
Beni
Sımsıkı kucakladı Moskova
Sonsuz Sadovıye’lerinin çemberiyle.
Yüreklerde
Saatlerde
Sevgililer tıkırdıyor.
Aşk döşeğinin çiftleri coşkuda.
Başkentlerin vahşi yürek vuruşunu
Yakalıyordum ben
Yatmış da Strastnıy alanında.
Yüreğim
Sürülmüş ve neredeyse dışarda
Güneşe de su birikintisine de açıyorum kendimi
1908 yılı başlarında Sokolnik’te, ormanda gizlice düzenlenen toplantıda Mayakovski bolşevik partisi Moskova il komitesine alındı ve
mart sonunda da tutuklandı.
Mayakovski 16 yaşında hapishaneyi girdi.
Mayakovski çok güçlü bir insandı. Fakat onaltı yaşındaydı.
Çocuğu 11 ay yalnız başına hücrede tuttular.
Hapishaneden sarsılmış çıktı.
Çok okudu hapishanede…
Düşüncenin ne demek olduğunu ve insanın düşüncesinden ötürü
nasıl hesap verdiğini bilerek çıktı.
Mayakovski hapishanede arkadaş olmayı öğrendi ve aynı zamanda
da kendi içine kapanmayı.
Kıştı Mayakovski , paltosuz çıktı hapishaneden…
O bir Ressamdır…
Vladimir Mayakovski, Jukovski’de resim öğrenimi gördü.
Yolculuklarından birinde, Odesa’da karşılaştığı bir kıza aşık
olmuştu. Kız Mayakovski’yle seve seve birlikte oluyor, fakat “şairin
biriyle” yazgısını birleştirmeyi düşünmek bile istemiyordu: İtibar
sahibi, hali vakti yerinde bir koca adayı vardı.
Mayakovski’ye büyük darbe olmuştu bu.
On üçüncü havari adını verdiği destanı yazdı.
Şiirin adıda kendisi de sansüre uğradı adını Pantolonlu Bulut yaptı.
Elza ile tanıştı şiirini ona okudu.
Omurga Fülüt adlı destanını yazdı.
Ekim 1915 te askere alındı.
Gorki “Böğürme Kadar Basit “
adlı şiir kitabını yayınladı kendi yayınevinde.
Savaş ve Barış isimli destanının tamamını
sahibi olduğu dergide yayınlamayı başaramadı. Sansüre kurban gitti birçok dize.
1917 Şubat devrimi oldu.
O Vladimir Mayakovsky yirminci yüzyılın en ünlü Rus şairlerinden biridir.
Şair savaşa karşı muücadele ediyordu.
Kimin hıncıdır dünyayı ikiye bölen?
Kimdir dumanları yükselten mezbahaların kızılığı üstünde?
Yoksa bir tek güneş
Yetmiyor mu herkese?
Ya da üstümüzdeki gök yeterince mavi değil mi?
Son toplardır gürüldeyen kanlı tartışmalarda.
Fabrikalar son süngüyü yontuyor.
Barutlarını dökmeye zorlayacağız herkesi
El bombaları top olacak çocuklara.
Ekim devrimi gerçekleşti
Kimin adına
Çiğniyor Toprağı
Gıcırtılı ve kaba çizme?
Kimdir savaş alanlarının göğünün üstündeki:
Özgürlük mü?
Tanrı mı?
Ruble!
Ne zaman kalkacaksın tüm heybetinle ayağa
Sen
Onlara canını veren?
Ne zaman şu soruyu fırlatacaksın suratlarına:
Savaşıyoruz, neden?
Sergei Yesenin le tanıştı.
Haydi!
Laf fıratmalarından
ayıralım kendimizi
bir dalgakıranla.
İş başına!
Canlı ve yepyeni bir çalışmadır bu.
Ve ağzı kalabalık söylevci takımı
Değirmene yollansın dosdoğru!
Unculuğa!
değirmen taşı döndürmeye laf suyuyla!
Olağanüstü gerilimli günler yaşanıyordu .
Yürüyüş düzeni al!
Laf curcunası yeter.
Söylevciler sussun!
Söz
Sizin
Yoldaş mavzer.
Yetişir yaşadığımız
Adem ile Havva’dan kalan yasayla.
Yoralım legar beygirini tarihin
Sol!
Sol!
Sol!
“Misteriya-buff” adlı bir tiyatro oyunu yazdı.
Olay kuzey kutbunda başlıyor, cehennem ve cennette sürüyor ve geleceğin
toplumunda sona eriyordu. Şair, sömürücülerle acımasızca alay
ediyordu.
“Huzura kabul buyurmazlar mı acaba?
Yola çıkalı çok oldu da.”
1924 te Lenin için bir destan yazdı.
“Vîadimir İliç Lenin Destanı”
O Şiirin Babasıdır.
Mayakovski’nin “Şiir Nasıl Yapılır?” adlı incelemesi, Sovyet
şiirinin gelişmesinde önemli bir işlev gördü.
‘‘Sergey Yesenin’e”
Gittiniz
hani derler ya,
bir başka dünyaya.
Boşluk..
Uçuyorsunuz,
dalarak yıldızlara.
Ne parasızlık
ne birahane.
Tam bir ayıklık.
Hayır, Yesenin,
niyetim yok
alay etmeye…
Yeseninin son şiiri olan Elveda Dost, Elveda’ ya
cevaben aşağıdaki şiiri yazmıştır
Gezegenimiz
sevinç duymaya
fazla elverişli değil daha.
Sevinci
gelecek günlerden
koparıp almamız gerekiyor.
Ölüp gitmek
zor bir şey değil bu yaşamda.
Yaşamı yaratmak
Çok daha zor.
Mayakovski bir çok tiyatro eseri yazdı, eserlerini bizzat kendisi oynadı.
Mayakovski İYİ adlı destanını ekim devriminin 10. Yılında yazdı.
İyi! de tarihsel olaylar ve olgular, sevilen bir dosta ya da açlık
yıllarına ilişkin kısa izlenimler, büyük sanatsal genellemeler
vardır.
14 Nisan 1930’da kendini tabancayla vurarak intihar etti.
Üç gün boyunca, Yazarlar Evi’ne sonsuz bir insan akışı oldu,
Mayakovski’ye veda ettiler…
Mayakovsky’nin şiirleri her zaman beklenmedik, öngörülemeyen ve aynı zamanda
bir çekiç darbesi gibi güçlü bir şeydir.
Kelimelerin ve ritmin inanılmaz bir kombinasyonu delici bir şekilde çarpıyor ve tam olarak hedefe vuruyor.
Hem kendinden sonra gelen Rus şairleri hemde tüm dünyadaki genç şairleri etkilemiştir.
- 4874 views
- 1 answers
- 0 votes
-
LINUX TEMEL KOMUTLARI
ls
ls komutu bir dizinin içeriğini görüntüler.
ls -l Bilgileri ayrıntılı olarak görüntüleyin.
ls -a Gizli dosyaları göster.
ls -h Dosyaların boyutunu okunabilir şekilde görüntüleyin.
ls -r ters sıralama.
ls -t Dosyaları en yeniden en eskiye göre sırala.
ls –s Azalan boyutuna göre sırala.
ls -la Gizli dosyalar dahil tüm dosyaları göster.
ls –lhs Dosya bilgilerini, okunabilir boyutlarda büyükten küçüğe doğru her şeyi gösterir.
cd
Bir dizinden diğerine geçiş, dizin adı üzerinden alınan cd komutuyla yapılır.
cd / root dizinine gidin.
cd ~ veya cdGo doğrudan kullanıcının dizinine gidin.
cd / var / www / / var / www adresine gidin.
cd .. bulunduğunuz yerden üst dizinde yukarı.
cd – Önceki dizine döner.
pwd Kabuk yalnızca geçerli dizinin adını görüntülediğinden, geçerli dizinin mutlak yolunu döndürür.
cp
Bir dosyanın kopyasını oluşturmak için komut cp kullanılır.
cp foo / bar.txt baz / Bar.txt
dosyayı baz dizinine kopyalayın.
cp -r foo / baz /
Tüm dizinleri kopyala (not: baz varsa, hedef baz / foo / olur).
mv
Bir dosyayı taşımak kopya kadar basittir, çünkü mv komutunu kullanmanız gerekir. Bu komut ayrıca dosyalarınızı yeniden adlandırmanıza olanak tanır.
mv foo / bar.txt baz / Bar.txt
dosyayı baz dizinine taşıyın.
mv foo_bar.txt foo_baz.txt
Dosyayı
foo_bar.txt foo_baz.txt
olarak yeniden adlandırır.
rm
rm
komutunu kullanarak bir dosyayı veya dizini silmek için.
rm * .txt
txt uzantılı tüm dosyaları silin.
rm foo.txt bar.txt
foo.txt ve bar.txt dosyalarını silin.
rm -rf baz /
Baz dizinini ve tüm içeriğini kaldır.
mkdir
Bir dizin oluşturmak için sadece mkdir komutunu kullanın. Bu, bulunduğunuz yere veya komut bağımsız değişkeninde belirtilen konuma bir dizin oluşturmanıza olanak tanır.
mkdir -v
Dizin oluştururken bilgileri döndürür.
mkdir –p
Bu seçenek tam bir ağaç oluşturur.
mkdir foo
foo dizinini oluşturur.
mkdir -v foo / tmp / bar
foo
ve
/ tmp / bar
dizinleri oluşturur.
mkdir -p foo / bar / baz
Foo / bar / baz
ağacını oluşturur
chown
chown komutu, bir dosyanın veya dizinin sahibini değiştirebilir.
chown jan: admin foo.txt
Kullanıcı janı ve admini
grubu foo.txt
dosyasını atayın.
chmod
Chmod komutu bir dosya veya dizinin haklarını değiştirebilir. Bu komutu yürütmek için dosyanın sahibi olmanız veya root olarak giriş yapmanız gerekir.
chmod u + w fichier Sahibine yazma izni ekle (kullanıcı, yazma)
chmod g + r fichier Dosya grubuna okuma izni ekleme (grup, okuma)
chmod o-x fichier Diğer kullanıcıların uygulama haklarını silin (diğer, yürütme)
chmod a + rw dossier Hiç okuma / yazma ekle (tümü)
chmod -R a + rx dosyaları Klasör dizinindeki herhangi bir şeye okuma ve yürütme izinleri ekleyin.
chmod 764 dossier Grup sahibi için tüm haklar (7xx), grup için okuma ve yazma (x6x) ve diğerleri için salt okunur (xx4).
chmod -R 755 dosya sahibine tüm hakları verin (7xx), diğerlerine yalnızca okuma ve erişim verilecektir (x55). -R seçeneği sayesinde bu dizindeki tüm dosya ve klasörlere haklar uygulanır.
Bu nedenle, chmod’u bir sahibine, gruba veya başkalarına değişiklik vermek veya izin vermek için kullanabilirsiniz. Dahası, karakter dizesini belirli dosya izni türünü temsil eden rakamlar izler.
0: Hiçbir izin atanmadı
1: Yürütme izni
2: izin yazmak zorunda
3: kullanıcının yazma ve yürütme izinleri vardır
4: kullanıcılar sadece bu izinle okuyabilir
5: kullanıcılar okumak için okuma ve izin var
6: hem okuma hem de yazma izinlerine sahip olduğunuzu gösterir
7: okuma, yazma ve yürütme gibi dosya ile her şeyi yapmanızı sağlar
test.txt dosyamıza baktığımızda, üç karakter kümesinin de rwx olduğunu görebiliriz. Bu, herkesin dosyayı okuma, yazma ve yürütme hakları olduğu anlamına gelir. Programcılar izin atamak için basamakları chmod komutuyla kullanabilirler. Örneğin, sahibine tam bir izin vermek için – okuma, yazma ve yürütme, bir gruba okuma ve yazma izinleri ve başkalarına salt okunur izin vermek için aşağıdaki komutu girin:
chmod 764 test.txt
scp
Sunucu ve istemci ssh arasında dosyaları güvenli bir şekilde kopyalamak için scp komutu.
scp foo.txt johndoe@remotehost.example.com:
Geçerli dizinde bulunan foo.txt dosyasını john remotehost.example.com hesabının içine
aktarır.
scp johndoe@remotehost.example.com: foo.txt ./ john hesap dizininde bulunan foo.txt dosyasını geçerli dizine kopyalamak için alır.
scp john@remotehost.example.com: / backups / *. sql backups / Yedekleri yedek alt dizinine kopyalamak için dizindeki .sql dosyalarını kurtarın.
scp -P 17654 johndoe @ remotehost: / files / files /
Dosyaları başka bir bağlantı noktası (17654) aracılığıyla varsayılan bağlantı noktası (22) olarak kurtarır.
scp -r mails / johndoe @ remotehost: Tüm e-posta dizinini aktarır.
rsync
Rsync komutu ile uzak bir ana makineye veya uzaktaki bir ana bilgisayardan dosya ve klasör kopyalayabilir. Bununla dosyaları senkronize edebilirsiniz.
Bazı seçenekler:
-a: dosya izinlerini ve tarihleri koruyarak recursively kopyalar.
-z: aktarmadan önce verileri sıkıştırır.
-v: aktarım sırasında olan her şeyi görüntüler.
-n: test etmek (kuru çalışma).
–Progress: aktarım sırasında ilerleme çubuğunu görüntüler.
–Delete: vericide bulunmayan dosyaları siler
–Exclude = PATTERN: kalıpla eşleşen dosyaları hariç tutar
rsync source / destination /
Dosya kaynağını bir hedefle senkronize eder.
rsync -azv john@remotehost.example.com: kaynak / hedef /
Yeni dosyaları ve değiştirilen dosyaları uzak dizinden yerel dizine alır.
rsync -azv – kaynağı / hedefi sil /
Tüm dosyaları senkronize et, ayrıca kaynakta artık bulunmayan dosyaları da siler.
rsync -azv –exclude = “döküm / *. sql.gz” dosyaları / backup /
.sql.gz dosyaları dışındaki tüm dosyalar dizinini senkronize eder.
rsync –rsh = ‘ssh -p1234’ hedefimiz / hedef /
Belirli bir bağlantı noktasında rsync gerçekleştirin.
Not: Genel olarak, her zaman kaynak dizin ve hedefin son eki / kaynak ismi ve hedef ismi.
sed
Sed komutu, textin içinde değiştirme yapmak için bir metin dosyasını satır satır çalıştıran bir yardımcı programdır.
sed ‘s / foo / bar /’ file.txt
ilk foo dan sonra her satıra bar’ ile değiştir.
sed ‘s / \ t / / g’ file.txt
Tüm sekmeleri iki boşlukla dönüştürün.
sed ‘/ ^ # / d’ file.txt
# ile başlayan tüm satırları kaldırın.
sed ‘/ ^ Bonjour /, / ^ Au revoir / d’ file.txt
İki desen arasındaki tüm satırları silin.
sed -n ‘/ foo / p’ file.txt
Yalnızca ifadenin bulunduğu satırları gösterir.
grep
Grep komutu, bir dosyada bir dize veya patern aramanıza olanak tanır.
Bazı seçenekler:
-v: satırların aranan string içermeyen satırları görüntüler .
-c: string içeren satır sayısını sayar.
-n: önek bulunan satırlar.
-x: dizeyle eşleşen satırlar.
-l: dizeyi içeren dosyaların adlarını görüntüler.
grep ‘text’ foo.txt
Foo.txt dosyasında bu örneği ‘metin’ olarak arayın.
grep -nri ‘foobar’ / project Dizinde /
projede tüm ‘foobar’ oluşumlarını arayın.
grep -nri ‘\ (foo \ | bar \ | baz \)’ / project Tüm örnekleri dizinde /
projede ‘foo’, ‘bar’ ve ‘baz’ olarak arayın.
find
find komutu dosyaları aramaya izin verir
Bazı seçenekler:
-name: Bir dosyayı ada göre arayın
-iname: -name ile aynı ama insensitive
-type: Belirli bir türde dosya araması
-atime: Son erişime göre arama
-mtime: Son değişiklik tarihine göre ara
-user: Verilen kullanıcıya ait dosyaları bulma
-group: Verilen gruba ait dosyaları bulma
-size: Dosya boyutuna göre araştırma.
exec: Bulunan dosyalara verilen komutu çalıştırır.
-a: VE İşleci
-o: VEYA Operatörü
! veya -not: DEĞİL Operatör
find myfile * -print “myfile” ile başlayan bir dosya bulun
find -name * dosyam * .txt -print “Dosyam” dosyasını arayın ve “.txt” uzantısına sahip dosyayı arayın
find / usr -type d -print Tümünü görüntüle / usr dizini
find $ HOME \ (-name ‘* .txt’ -o -name ‘* .pdf’ \)
Kullanıcının giriş dizinindeki tüm .txt veya .pdf dosyalarını görüntüleyin.
$ HOME -adı * .txt -atime +7 -exec rm {} \ find;
Kullanıcının giriş dizininde yedi günden fazla bir süredir erişilmeyen tüm .txt dosyalarını silin.
$ HOME -name ‘* .txt’ -boyut + 4k -exec ls -l {} \ find;
4 kilodan fazla olan tüm dosyaların boyutunu görüntüleyin
test
Kontrol testi, dizelerin, sayıların karşılaştırılmasına ve bazı özellik dosyalarının doğrulanmasına izin verir. Parantez [] ile yazı yazmayı basitleştirmek mümkündür.
test -e foo.txt
foo.txt dosyası varsa test eder.
test -d foo
foo’nun bir dizin olduğunu test edin.
test -w foo.txt
dosyası yazılabilir ise test eder.
test -x foo.txt
dosya çalıştırılabilir olup olmadığını test eder.
[“string1”! = “string2”]
zincirin string1’e string2’ye eşit olmadığını kontrol edin.
[int1! = int2]
sayının int1 int2’den küçük olup olmadığını kontrol edin.
packages
Debian, Ubuntu ve türev dağıtımına paketlerin yüklenmesi ve kaldırılması apt komutu ile yapılabilir.
apt-get update
dizin yapısı içide APT’de bulunan dosyaların listesini güncelleyin.
apt-get install samba
Samba paketini kurun.
apt-get install foo = 2.2-1
Foo paketini 2.2-1 sürümünde kurun.
apt-get samba
Samba paketini kaldır Yapılandırma dosyalarını terk ederken kaldırma.
apt-get purge samba
Samba paketinin ve yapılandırma dosyalarının tamamen kaldırılması.
apt-cache policy php5
php5 paketinin durumu hakkında bilgi alınıyor
dpkg -l | grep php
Php makinede kurulu tüm paketleri listeler
arşiv
Dosyaları veya klasörleri sıkıştırıp sıkıştırmak için bu,
tar
komutuyla yapılır.
Bazı seçenekler:
-c: oluştur
-t: test / liste
-x: çıkarmak
-v: paketinden çıkarılmış dosyaların açıklaması
j: bzip2 sıkıştırma formatı
-z: gzip sıkıştırma biçimi
tar -cvf archive.tar fichier1
archive.tar adlı bir arşiv oluşturmak file1 dosyasını içerir.
tar -cvf archive.tar fichier1 fichier2
Hem dosya1’i hem de dosya2’yi içeren bir arşiv oluşturun.
tar -cvf archive.tar repertoire /
Bir dizinden arşiv oluşturun.
tar -czvf archive.tar.gz repertuarı /
tar.gz formatında bir arşiv oluşturun
tar -cjvf archive.tar.bz2 repertuvarı /
tar.bz2 biçiminde bir arşiv oluşturun.
tar -xzvf archive.tar.gz
tar.gz arşivinin çıkarılması
tar -xjvf archive.tar.bz2
tar.bz2 arşivini çıkarma.
tar -tf mon_fichier.tar
Arşivdeki tüm dosyaları listeler.
disk alanı
du -sh dossier1 dossier2ki iki dizinin disk alanını bilir (disk kullanımı).
du -hc –max-derinlik = 1
bir dizinde bulunan dosya ve dizinlerin disk alanı kullanımını gösterir.
df -hdisplay disk alanı (disksiz).
süreç yönetimi
canlı devam eden süreci Sıralama Proc, kullanıma veya Mem CPU zamanına göre sıralanır.
Free Boş belleği göster.
ps aux
Çalışan tüm işlemleri görüntüleyin.
ps faux
Görüntülenen tüm çalışan işlemleri görüntüleyin.
kill pid
Bir işlemi durdur.
9 pid öldürmek işlemi zorla durdur (önerilmez).
Liste Halinde Temel Komutlar
alias: Takma adlar ayarlamanıza ve geçerli takma adları görüntülemenize olanak tanır.
awk: Dosya içindeki bir deseni arayın.
alien: .tgz ve rpm’leri .deb biçimine dönüştürür.
banner: Karakterleri poster olarak yazdırır.
badblocks: Bir cihazı bozuk bloklar için arar.
biff: Posta bildirimini açar ve kapatır.
bg: ön planda çalışan bir işi arka plana taşıyın.
bzip2: Dosyaları sıkıştırmak ve açmak için kullanılır. Gzip benzer.
cardctl: PCMCIA kartlarını kontrol etmek için kullanılır.
cfdisk: Bir sabit diski bölümlemek için kullanılır.
cp: Kopyala
chattr: Bir dosya veya klasörün niteliklerini değiştirir.
chroot: Bir komutun kök dizinini değiştirin.
chmod: Bir dizin veya dosyadaki izinleri değiştirmek için kullanılır.
chown: Bir dosya veya dizinin sahibini değiştirmek için kullanılır.
chgrp: Bir dosyanın ait olduğu grubu değiştirmek için kullanılır.
clear: Ekranı temizler
cpio: Dosyayı kopyalar.
cat: Bir dosyanın içeriğini görüntüler
chpasswd: Bir defada çok sayıda şifreyi değiştirmek için kullanılır.
cd: Dizinleri değiştirir.
chage: Parola eskime parametrelerini ayarlar.
cal: Bir takvim görüntüler.
cron: Komutları belirli bir zamanda yürütmek için kullanılır.
crontab: Geçerli cron işlerini görüntülemenizi veya düzenlemenizi sağlar.
dselect: dpkg için grafiksel bir ön uç.
dpkg: Debain distro’nun paketlerini kurar.
date:: Geçerli tarihi ekrana yazdırır
du: Bir dizindeki disk kullanımını listeler.
df: Disk kullanım bilgilerini raporlar. df -h
dmesg: Çekirdek önyükleme dosyasını görüntülemek için kullanılır.
dökümü: Yedeklemek için kullanılır.
edquota: Belirli kullanıcılar için kota belirler.
env: Geçerli ortam değişkenlerini listeler.
fdisk: Bölüm oluşturmak / düzenlemek / silmek için kullanılır.
fsck: Bir dosya sisteminde tutarlılık olup olmadığını denetler.
fg: İşleri arka plana göndermek için kullanılır.
fuser: Hangi işlemlerin ve kullanıcıların açık dosyaları olduğunu kontrol eder.
find: Bir dosya arar.
free: Toplam belleği, kullanılan belleği ve boş belleği gösterir.
gcc: C, Assembler ve Önceden İşlenmiş C kaynağını derlemek için kullanılır.
gpasswd: Bir grup için şifre belirlemek için kullanılır.
grep: Bir dosyada belirtilen deseni aramak için kullanılır.
getty: Terminal türünü, modları, hızı ve hat disiplinini ayarlama
groupadd: Yeni grup hesabı oluşturun.
groupdel: Bir grubu siler.
groupmod: Bir grubu değiştirmek için kullanılır.
groups: Bir kullanıcının hangi grupların parçası olduğunu gösterir.
gunzip: gzip ile sıkıştırılmış dosyaları açın.
head: Bir dosyanın ilk 10 satırını ekrana görüntüler.
hdparm: Disk bilgilerini alır.
history: Son çalıştırılan komutları listeler.
host: DNS bilgisi almak için kullanılır.
htpasswd: Bilgisayarınız için kullanıcı adları ve şifreler ayarlamanızı sağlar
websever.
id: Kendiniz veya başka bir kullanıcı hakkındaki bilgileri görüntüler.
insmod: Modülleri kurar.
init: Çalışma seviyelerini değiştirmek için kullanılır.
isapnp: ISA kartlarını ayarlar.
icmpinfo: ICMP paketlerini yakalama ve yorumlama
jobs: Arka planda çalışan işleri göstermek için kullanılır.
join: İki sıralı satıra katıl.
kill: Bir işlemi öldürmek için kullanılır.
killall: İşlemleri komut adına göre öldür.
kernelcfg: Grafiksel bir uygulama Linux’u yapılandırır.
klogd: Hangi çekirdek mesajlarını kontrol eder.
linuxconf: Linux’unuzu yapılandırmanıza izin veren bir komut satırı GUI’si
lpc: Bir satır yazıcısını kontrol etmek için kullanılır.
lpq: Yazdırma biriktirme kuyruğunu görüntüler.
lpr: Dosyaları yazıcı biriktirme kuyruğuna gönderin.
ls: Bir dizin içeriğini görüntüler.
ln: Sert ve sembolik bağlantılar oluşturmak için kullanılır.
less: Bir dosyanın içeriğini görüntüleme
locate: Bir dosya veya dizin arayın.
ldd: Bir programın hangi paylaşılan kitaplıklara bağımlı olduğunu gösterir.
ldconfig: Paylaşılan kitaplıkları yapılandırmak / görüntülemek için kullanılır.
last: Oturum açma ve yeniden başlatma işlemlerini listeler.
lastlog: Sistem hesapları için son giriş zamanlarını yazdırın.
lsmod: Yüklü modülleri listeler.
lsattr: Bir dosya veya klasör için öznitelikleri listeler.
logrotate: Günlük dosyalarını değiştirmek için kullanılır.
mount: Kendi başına kullanıldığında, şu anda bağlı olan dosyaları rapor eder.
modinfo: Modül hakkında bilgi verin.
modprobe: Modülleri sorgular.
man: Belirli bir komut için Man sayfasını görüntüler.
mesg: ‘Yazmaya’ izin vermek / vermemek için kullanılır.
manpath: Bir man sayfasının yolunu belirlemeye çalışır.
mail: mail göndermek ve almak için kullanılır.
mkdir: Dizin oluştur
mke2fs: Bir bölümü Ext2 dosya sistemiyle biçimlendirmek için kullanılır.
mv: Taşı / Yeniden Adlandır
merge: Birden çok dosyayı birlikte birleştirin.
more: Bir kerede bir ekran dolu bir sayfada metin geçirmenizi sağlar.
minicom: Modemi arızalı çekmek için harika bir yardımcı program.
mkbootdisk: Bir önyükleme diski oluşturmak için kullanılır.
ntsysv: Hangi hizmetlerin otomatik olarak başlaması gerektiğini seçmek için kullanılır.
nice: İşlem önceliklerini ayarlamak için kullanılır.
nslookup: Ad sunucularından DNS bilgisi almak için kullanılır.
netstat: Aktif soketleri gösterir.
ps: Geçerli işlemleri görüntüler
ping: İki ana bilgisayar arasındaki bağlantıyı test etmek için kullanılır.
pwd: Mevcut Çalışma Dizini
pwconv: / etc / shadow dosyasını ayarlamak için kullanılır.
pnpdump: Mevcut ISA kartlarının ayarlarını belirler.
quota: Kullanıcıların kendi disk kotalarını görüntülemelerini sağlar.
quotaon: Sistem için disk kotalarını açar.
quotaoff: Sistem için disk kotalarını kapatır.
repquota: Çeşitli kullanıcılar için disk kullanımına ilişkin raporlar sağlar.
rmmod: Modülleri kaldırır.
rm: Kaldır
rmdir: Dizini kaldır
rpm: (yalnızca RedHat aromaları) RPM’leri kurmak için kullanılır
rpcinfo: Hangi rpc hizmetlerinin kullanılabilir olduğunu görmek için kullanılır.
route: Sizinle diğer ana bilgisayarlar arasındaki rotaları görüntülemek / değiştirmek için kullanılır.
smbclient: Windows paylaşımlarına veya Samba’ya bağlanmak için kullanılır.
smbadduser: Linux kullanıcı adlarını Wi ile eşleştirir
NT kullanıcı adlarını gösterir.
smbpasswd: smbpasswd dosyasını yeni hesaplarla güncellemek için kullanılır.
set: Değişkenleri okumak ve yazmak için kullanılır.
setquota: Disk kotalarını ayarlamak için kullanılır.
sort: Bir dosyadaki satırları alfabetik sıraya göre sıralar.
sndconfig: Bir ses kartını incelemek ve yapılandırmak için kullanılır.
su: Süper Kullanıcı (root) olarak değiştir.
spell: Dosyadaki yazım hatalarını kontrol eder.
startx: X Sunucusunu (GUI) başlatın
shutdown: Kapatma makinesi
suspend: Arka plana bir kabuk yerleştirir.
showmount: Bir NFS sunucusu için bağlama bilgilerini gösterir.
swapon: Takas dosyasını açar.
swapoff: : Takas dosyasını kapatır.
testparm: Samba sorunlarını gidermek için kullanılır.
tar: Birden fazla dosyayı sıkıştırmak için kullanılır.
timeconfig: Makinenizdeki saat dilimini ayarlamak için kullanılır.
tac: Son satırdaki bir dosyayı görüntüler.
touch: Boş bir dosya oluşturur.
tail: Bir dosyanın son 10 satırını ekrana görüntüler.
talk: Aynı makinedeki başka bir kullanıcıyla sohbet etmek için kullanılır.
tr: Bir karakter kümesini diğerine dönüştürür.
traceroute: Bir paketin bir ana bilgisayara gittiği yolu izlemek için kullanılır.
top: En çok CPU kullanan Uygulamalar hakkında bilgi gösterir.
useradd: Bir kullanıcı ekleyin.
usermod: Bir kullanıcıyı değiştirin.
userdel: Bir kullanıcıyı siler.
umount: Bir aygıtı dosya sisteminden kaldırır.
updatedb: Tespit veritabanını günceller.
uname: İşletim sistemi adını, sürümünü ve makine adını belirler.
vmstat: Bellek kullanımına ilişkin bilgileri listeler.
vi: Bir metin editörü
whereis: Belge dosyalarını bulur.
who: Sunucunuza kimlerin giriş yaptığını gösterir.
whoami: Kullanıcı bilgilerinizi söyler.
wc: Dosyalardaki bayt, kelime ve satır sayısını yazdır
which: Bir komutun tam yolunu bulur.
write: Başka bir kullanıcıya mesaj göndermek için kullanılır.
whois: hakkında bilgi almak için sunucuları sorgulamak için kullanılır.
wall: Oturum açmış tüm kullanıcılara bir mesaj yazar.
xman: Man sayfaları için grafik arayüz.
xf86config: X’i yapılandırmak için kullanılır.
zcat: gzip ile sıkıştırılmış dosyaları okuyun.
- 3122 views
- 1 answers
- 0 votes
-
İP Adresiniz: 3.147.82.22
Bulunduğunuz Ülke: United States
IP adresi (açılımı İnternet Protokolü adresidir), İnternet’teki bilgisayarları tanımlamak için kullanılır. Bir posta zarfındaki gönderenin adresi gibidir.
Bilgisayarınız veya cihazınız bir istek gönderdiğinde (web de arama yapmak gibi) isteği IP adresinizle etiketler. Bu şekilde Google yanıtı nereye göndereceğini bilir.
IP adresiniz genellikle gerçek dünyadaki bir konuma dayalıdır. Böylece, nerede olduğunuzu tahmin etmek ve size yerel sonuçları vermek için IP adresinizi kullanabilir.
Örneğin, Google, hava durumu araması yaptığınızda yaşadığınız şehre ilişkin hava durumu tahminini vermek için IP adresinizi kullanabilir
- 2400 views
- 1 answers
- 0 votes
-
Nietzsche Kimdir?
Kim ısıtır beni bir daha, kim sever?
Uzat sıcacık ellerini!
Uzat gönül mangallarını!
Boylu boyunca uzanmış, ürperti içinde
Yarı ölüler gibi, ayakları ovuşturulan,
Sarsılmışım ah! bilmediğim bir yüksek ateşten ötürü
zangır zangır titrerken, buzdan oklarla
avlamışsın beni, düşünce!
Nitelendirilemez! Gizli kapaklı! Tüyler ürpertici!
Sen, bulutların ardındaki avcı!
Şimşeklerin yüzünden hasta düşmüşüm,
sen istihzalı göz, bana karanlık bakışlar atan!
Yatıyornın öylece,
kıvrılmış, iki büklüm, acısını çekmiş olarak
tüm ebedi ezaların,
vurulmuş olarak,
sayende, zalim avcı,
ey meçhul – tanrı …
Friedrich Wilhelm Nietzsche 15 Ekim 1844’te Sachsen’in Prusya hakimiyeti altında
bulunan bölümündeki Lützen’e bağlı Röcken’de Lutherci bir ailenin çocuğu olarak doğdu.
Ancak büyük babası ve babası devlete sadık ve pietist rahipler olmuşlardı. Nietzsche’nin
babası, Prusya kralı IV. Friedrich Wilhelm’in sadık bir hizmetkârıydı. Bu nedenle, ilk oğlu
kralın yaş gününde dünyaya gözlerini açtığında, başka bir isimle vaftiz edilme şansı yoktu.
Felsefesinin aksine, Nietzsche felsefe yapmaya başlayınca iş
ilginçleşmeye başlıyor. O zaman Nietzsche ustalık, ikna yeteneği ve keskin zekâ bakımından kendisinden önceki ve sonraki tüm filozoflarla yarışabilir
Eserlerini okuduğunuzda, bizlerde felsefenin gerçekten de önemli bir şey olduğu izlenimi uyanıyor.
Nietzsche, faşizmin kendi zamanındaki öncülerini hor görürdü; antisemitizm ise onu tiksindirirdi.
İlk önce babası Friedrich Ludwig öldü. yıl 1849. Otopsi sonucunda “beyin yumuşaması” teşhis edildi
Nietzsche’nin biyografları, Nietzsche’nin deliliğini babasından almadığından eminler.
Nietzsche’nin çocukluğu Naumburg’ta, annesi, kız kardeşi, anneannesi ve evde kalmış iki teyzesiyle geçti.
Kadınlarla çok erken yaşta yaşadığı bu deneyimler Nietzsche’’in hayatında belirgin izler bıraktı.
Nietzsche kadınlarla olan başarısız ilişkilerinden sonra kadın düşmanı olmuştu.
Zerdüştte, insanın kadınlar arasında dolaşırken kamçısını eksik etmemesi öğüdünü verir.
Almanya’nın en prestijli okulu Pforta tarafından yetiştirildi kendisi derslerinin en başarılı öğrencisiydi.
On sekiz yaşına geldiğinde inancından şüphe etmeye başlar.
Nietzsche on dokuz yaşına geldiğinde, papaz olabilmek için Bonn Üniversitesinde
ilâhiyat ve klasik filoloji öğrenimine başlar
Nietzsche aynı dönemde şu sonuca vardı: “Tanrı öldü.”
Bir sonraki yıl üniversitesini değiştirerek Leipzig’e yerleşir ve ilâhiyat eğitimine son vererek klasik filoloji üzerinde yoğunlaşır.
Nietzsche Leipzig’e Ekim 1865’de varır. yirmi bir yaşındadır ve hayatı üzerine
daha sonra etki edecek iki olay yaşar. Önce, ziyaret ettiği bir genelevde, daha sonraları zihinsel bulanıklığına neden olacak frengi mikrobunu kapar. O dönemlerde bu hastalık henüz tedavi edilebilir değildi.
ikinci olay Nietzsche Schopenhauer’in “İstem ve Tasarım olarak Dünya” adlı eserini keşfeder.
Schopenhauer’in üslûbu ve karamsarlığı onu çok derinden etkiler: “Burada her
satır vazgeçiş, yadsıma ve kabulleniş çığlığıydı; burada, dünyayı, yani yaşamı ve insan doğasını
ürkünç bir muhteşemlikle gördüğüm bir aynaya baktım… Burada hastalık ve şifayı, sürgünü ve sığınağı, cehennemi ve cenneti gördüm.” diyecekti.
Nietzsche’yi Schopenhauer felsefesinin
hayranı olur. Nietzsche’nin inanabileceği hiçbir şeyi kalmamıştı. Schopenhauer’in
karamsarlığına (pesimizmine) ihtiyaç duyuyordu ve kendi doğasına tamamen uymasa da, onun dürüstlüğünü ve gücünü keşfetmişti.
Nietzsche’nin düşüncelerinde en belirleyici olan şey, Schopenhauer’in istemin temel rolü ile
ilgili tasarımıydı. Bundan yola çıkan Nietzsche, sonunda Güç İstemini geliştirdi.
Leipzig’te bulunan besteci Richard Wagner ile tanışır.
Wagner, Nietzsche’nin babasıyla aynı yaştaydı ve bizlere aktarılan kaynaklara
göre ona şaşılası derecede benziyor olmalıydı.
Nietzsche, bilinçsizce de olsa çaresizlikle bir baba figürü arıyordu.
Wagner’le paylaştığı kısa bir süre içersinde Nietzsche onun Schonpenhauer’e olan derin sevgisini keşfeder.
Wagner parlak bir filozof olan bu genç adamın kendisine duyduğu hayranlıktan etkilenir.
Yirmi dört yaşındayken Nietzsche İsviçre’deki Basel Üniversitesinden klasik filoloji kürsüsünde profesör olmak üzere davet aldı.
Nisan 1869’da Nietzsche Basel’de ki görevine başladı ve filoloji dersleri yanında felsefe dersleri de verdi.
Baselde kültür tarihçisi Jacob Burchardt ile tanıştı. O, Basel’de ki
profesörler arasında Nietzsche ile aynı tinsel seviyeye sahip olan tek kişiydi.
Burchardt büyük bir olasılıkla, Nietzsche’nin hayatı boyunca saygı duyduğu tek kişiydi.
Temmuz 1870’de Almanya ve Fransa arasında savaş patlak verdi. Prusya için bu,
Napolyon’un kazandığı zaferlerin intikamını almak, Fransa’yı mağlup etmek ve Almanya’nın
Avrupa’daki egemenliğini sağlamlaştırmak için bulunmaz bir fırsattı.
Nietzsche vatanperverlik
coşkusuyla gönüllü hasta bakıcısı olmak için başvurur. Cephede Nietzsche ilk kez, en güçlü ve yüksek yaşama isteminin hayatta kalmak için mücadele etmekte değil, tersine
güç, savaş ve egemenlik isteminde yattığı duygusuna kapılır.
Bismarc ve Moltke Fransızları hezimete uğratırken, Nietzsche savaştaki her şeyin şanslı
şöhretli olmadığını anlar savaştan dizanteri teşhisiyle döner.
“Tragedya’nın Doğuşu”nu yazmaya başlar. Yunan kültürünün
bu parlak ve alabildiğine özgün analizinde berrak, Apolloncu (ölçülü ve düzenli), klâsik
kanaatkârlığın karşısına karanlık, içgüdüsel ve Diyonisoscu (coşkulu tutku) güçleri diker.
Nietzsche’ye göre Yunan Tragedyası bu iki unsurun kaynaşmasından ortaya çıkmış ve sonunda Sokrates’in sığ rasyonalizmi tarafından yok edilmiştir.
Nietzsche’ye göre tanrı ölmüş ve Hıristiyanlık süreci sona ermişti.
Nietzsche Hıristiyanlığı hayat karşıtı olarak görüyor, zayıf olanları yüceltmesini ve merhameti bir ahlaki estetik olarak öne sürmesini insanlığın karşısındaki en büyük tehlike olarak değerlendiriyor ve reddediyordu.
İki yıl sonra Nietzsche “insanca, Pek İnsanca” adı altında özdeyişlerini yayınladı. Bu
özdeyişler Wagner’le arasındaki kopuşu kesinleştirmişti. Nietzsche’nin Fransız sanatını övüşü,
psikolojik irdelemelerdeki keskin zekâsı, romantik hırsın maskesini düşürüşü ve olayların
ardındaki gerçekleri kavrama konusundaki eşsiz yeteneği Wagner’i aşıyordu.
1879’da Nietzsche sağlık nedenleriyle Basel’deki görevinden ayrılmak zorunda kaldı.
Zaten birkaç yıldır hastalık hastasıydı, ama şimdi gerçekten de hasta bir adam olmuştu.
Üniversite kendisine küçük bir maaş bağladı ve doktor ona daha yumuşak iklimli yerlerde
yaşamayı tavsiye etti.
Takip eden yıllarda Nietzsche İtalya’yı, Fransa’nın güneyini ve İsviçre’yi gezdi.
Hastalığını dindirecek bir iklim aradı durdu.
Üstinsan, uzun ve “dithyrambosca”( Tanrı Diyonisos’a adanan methiyeler.) bir şiir olan “Böyle Buyurdu Zerdüşt”te ortaya çıkar.
Bu şiir neredeyse dayanılmaz bir süslülük ve ciddiyet içindedir ve bu mutlak ciddiyet yazarının
tüm “ironik olma” çabalarına ve kuşun “hafifliğine” rağmen kitabı cazip tutuyor.
Nietzsche genelde çok yalnız yaşar, ucuz odalar kiralar, ara vermeden çalışır, ucuz
lokantalarda yemek yer ve o dayanılmaz baş ağrılarını ve diğer şikayetlerini elinden geldiği
kadar dindirmeye çalışırdı
Yer yıl şaşılacak derecede kaliteli bir kitap yazıyordu. “Sabah
Alacası”, “Şen Bilim” ve “İyinin ve Kötünün Ötesinde” gibi eserler, Batı uygarlığı ve onun
değerleri, psikolojisi ve tutkuları ile hesaplaştığı harikulade eleştirel kitaplardır.
1888’de Danimarkalı Musevi eğitimci Georg Brandes, Kopenhagen Üniversitesinde Nietzsche’ninfelsefesi ile ilgili ilk derslerini vermeye başlar. Ne yazık ki, bu biraz gecikmiş bir girişimdi. Gerçi o yıllarda Nietzsche dört kitap daha yazdı,
Ocak 1889’da Nietzsche Turin’de bir cadde üzerinde yürürken birden fenalaşarak yığılır. Düşerken feryatlarla, az önce kırbaç yemiş bir fayton atının boynuna sarılır.
Aşırı çalışma, yalnızlık ve çektiği acılardı bundan sorumlu olan, ama en çok da ona bulaşan frengi. Bu hastalık, “beyin felcine” neden olan üçüncü evresine ulaşmıştı.
Annesi 1897’de öldüğünde bakımını kız kardeşi Elisabeth Förster Nietzsche üstlendi.
Elisabeth Almanya’ya dönüp ağabeyinin bakımını
üstlendiğinde, onu önemli bir şahsiyet yapmaya karar verdi. Nietzsche’yi alarak, bir Nietzsche
Arşivi kurmak niyetiyle, Schiller ve Goethe’nin yaşadığı kent olarak belirli bir üne sahip olan
Weimar’a taşınır. Ardından onun yayınlanmamış yazıları üzerinde oynar ve onlara Yahudi
düşmanlığı yansıtan ve kendisini öven unsurlar katan eklemeler yapar.
(Üzerine eklentiler yapılan bu yazılar “Güç İstemi” adıyla yayınlanır. Ancak Nietzsche uzmanı Walter Kaufmann daha sonraları Elisabeth Förster-Nietzsche’nin yaptığı o saçma eklentileri ayırt etmeyi başarır ve bizlere Nietzsche’nin be en ilginç ve anlamlı kitabını gerçek tarafıyla sunar.)
O kocaman bıyıklı, üzünç verici, bezgin ifadeli ve kim olduğunu artık bilmeyen adam,
25 Ağustos 1900’de öldü.
O sıralarda eserleri, tüm hayatı boyunca beklediği yankıyı buldu. Ünü çok hızlı bir şekilde yayıldı.
“Günü birinde beni aziz ilân etmelerinden çok korkuyorum… Ben aziz biri olmak istemiyorum, öyle olmaktansa, soytarı olmayı yeğlerim…”
Nietzsche, felsefesini sistematik şekilde değil, ağırlıklı olarak aforizmalar şeklinde
kaleme aldı. Düşüncelerinin çok değişik alanlara yönelmesine rağmen tutumu daima çizgisini korur.
Güç İstemi, Nietzsche’nin felsefesindeki en önemli düşüncedir. Bu düşünceyi iki
kaynaktan geliştirir: Schopenhauer’in ve Eski Yunanlıların düşün hayatlarından. Schopenhauer, dünyanın çok güçlü ve kör olan tek bir istem tarafından yönetildiği şeklindeki eski doğu inancını devralmıştı. Nietzsche, bu fikrin içindeki potansiyeli görür ve onu insan ilişkilerine uyarlar. Nietzsche, anlattığına göre, Yunan Kültürü’nü araştırırken, Yunanlıları harekete geçirenin herhangi bir yararlı şey veya doğrudan bir avantajın değil, güç ve iktidar elde etmeye yönelik bir çaba olduğunu farkeder.
Nietzsche bundan, tüm insanlığın güç ve iktidar istemi tarafından yönlendirildiği
sonucunu çıkarır.
Ona göre, tüm eylemlerimizin temel dürtüsü işte bu enerji kaynağından beslenir.
Güç istemi çoğunlukla başka birtakım şekillerde, yani şekil değiştirerek, ortaya çıkıyor, ancak daima mevcuttu.
“Güç ve iktidar hırsı değişikliğe uğradı, ama o aynı yanardağ hâlâ yanıp
duruyor; sabırsızlık ve sınırsız sevgi kurban istiyor; ve önceleri “tanrı aşkına” yapılan şeyler,
şimdilerde para uğruna yapılıyor, ki, bu da en yüksek güç ve iktidar duygusu ve iyi hissetmeyi sağlıyor.”
Nietzsche’ye göre, bizler şu anki varoluşumuz daima tekrar edecekmiş, ve bizler,
yaşadığımız her anı sonsuza dek tekrar ve tekrar yaşamak zorunda olacakmışız gibi
davranmalıyız.
“Platon, Pascal, Spinoza ve Goethe ‘den bahsettiğimde, onların kanının benimkinde gezdiğini biliyorum.”
Nietzsche’nin gözünde bir Yunanlı, bir Fransız, bir Portekiz Musevîsi ve bir Alman, üstinsan ile aynı derecede kan bağına sahip.
Buna rağmen ırkçı lobi Nietzsche’nin üstinsanını aldı ve kendisinde yorumladı. Önce
antisemitistler, sonra da faşistler işlerine gelen bölümlere atıfta bulundu. Düşüncelerinin gevşek bağı, ki Nietzsche’nin felsefi eylemi için bu tipik bir özellik, onun felaketi oldu.
Yazılarının poetik fragmatik özelliği kasıtlı çarpıtmalar için ne yazık ki fazlaca bir
hareket alanı tanımaktadır.
Bugün üstinsan hakkında, Nietzsche’nin onu anladığı şekilde
konuşmak neredeyse imkânsız hale geldi.
Nietzsche’nin Nihilizmi:
hayata karşıt değerlerin hayattan yana değerlere baskın çıktığı, Platon’dan
başlayarak tüm Batı felsefesi geleneğine egemen olan eğilimdir.
…
Derine vur!
Vur bir kez daha!
İtip kakala, parçala bu yüreği!
Bu eza da neyin nesi
uçları köreimiş oklarla?
Neyi dikizliyorsun yine
yorgun düşmedin mi insana verdiğin ezadan,
eziyet etmekten haz alan tanrı şimşeği gözlerle?
Öldürmek değil istediğin,
yalnızca zulüm, zulüm?
‘ faksadın ne – beni üzmek mi,
sen, eziyet etmekten haz alan meçhul tanrı?
- 4379 views
- 1 answers
- 0 votes
-
Schopenhauer Kimdir?
O Alman bir Filozoftur…
Arthur Schopenhauer 22 Şubat 1788 yılında günümüzde adı Gdansk
olan Danzig’te doğdu.
PrusyalIlar 1793 yılında Danzig’i işgal ettiklerinde, baba Schopenhauer kenti
terk ederek işi ve ailesiyle beraber serbest ticaret kenti Hamburg’a taşındı.
Schopenhauer’in erken eğitimi Fransa, ingiltere, isviçre, Avusturya gibi ülkelerde sürekli bir seyahat süreci içinde gerçekleşmiştir.
20 Nisan 1805 babası ambarların bulunduğu binanın çatısına çıkarak kendisini kanala
attı. İntiharın kesin nedenleri bilinmiyor; evliliği eziyetli bir hal almıştı;
Annesi işi tasfiye ederek ailenin yüklüce bir servete sahip olmasını sağladı.
Babası öldükten sonra kısa bir süre baba mesleğini yaptı İçindeki öğrenme arzu ağır bastı ve okumak için önce Gotha’ya sonra Weimara ardından da Göttingen’e taşındı.
Tıp okumak için kaydoldu fakat felsefe okudu.
Kantçı bir araştırma olan tezi ‘Yeter Sebep Önermesinin Dört Kökü” (Über die Vierfache
Wurzel des Satzes vom zureichenden Grunde) başlığını taşıyordu. (mantıksal, fiziksel, matematiksel ve ahlaki).
Schopenhauer Dresden’de yaşadı. Bin sayfayı aşan ve en büyük eseri olan
“İrade ve Fikir Olarak Dünya” (Die Welt als Wille und Vorstellung) adlı kitabını
burada kaleme aldı. Schopenhauer’e göre algıladığımız dünya, tasarımlardan ve Kant’ın betimlediği arı fenomenlerden oluşuyor.
Schopenhauer’ın ilk yapıtı İrade ve Fikir Olarak Dünya hemen hemen hiç satmadı.
Hegel ve Fichte hakkında ısırgan fikirleri, meslektaşlarının ona büyük bir sempatiyle yaklaşmasını sağlamamıştı.
Schopenhauer insan olarak çekilmez biridir, ancak yazıları olağanüstü güzelliktedir.
Platon’dan bu yana gelmiş geçmiş en iyi üsluba sahip kişidir, düşüncelerini çok ateşli ve canlı bir şekilde yazıya dökmüştür.
Sokrates’ten bu yana hiçbir felsefe, yaratıcısının kişiliğinden bu kadar izler taşımadı.
Schopenhauer’i ilginç kılan başka bir şeyde “Karamsarlığın Filozofu” olarak tanınıyor olmasıdır.
Schopenhauer’in sanata dair görüşleri itinalıydı; bu görüşlerini kaleme alırdı. Ona göre müzik en yüce sanattı. Müziğin ardından şiir ve mimari gelirdi.
Schopenhauer’in eseri uzun yıllar, hatta onyıllar boyunca şaşılacak derecede
başarısız oldu. Bunda Hegelin en popüler zamanında olması etkiliydi. Ve ondan nefret ediyordu.
1819’da “İstem ve Tasarım olarak Dünya” nihayet yayınlandı.
ikinci felsefi eserini yayınladı: “Doğadaki İstem Üzerine” (Über den Willen in der Natur).
Bu esere “İkincil Eserler ve Geriye Kalmış Yazılar” anlamına gelen “Parerga und Paralipomena” adını verdi.
Kitaptaki aforizmalar değişik konular işliyor ve bazıları gerçektende çok komik. Günümüzde bile hâlâ yazıldıkları zamandaki kadar canlı güncel ve kışkırtıcılar.
Schopenhauer içinde anarşist bir ruh taşıyan ve yaratıcı bir egoizm ile zenginleştirilmiş
agresif bir muhafazakârlığı temsil ediyordu.
Nisan 1853’de “Parerga und Paralipomena”
Londra’da yayınlanan Westminster Review’da övgüye değer bulundu.
otuz beş yıllık bir bekleyişten sonra, kendi deyişiyle “Nil nehri Kahire’ye ulaştığında”, altmış beş yaşındaydı. Gerçekten hak ettiği şöhretin tadını çıkardı. Yedi yıl sonra, 21 Eylül
1860’da öldü.
Schopenhauer, felsefi formasyonunu büyük ölçüde Kant’a borçludur.
Ona göre Kant, modern zamanların tartışmasız en büyük düşünürüdür.
Schopenhauer’in tartışmalı karamsar yazıları takip eden
kuşakların yazarları, sanatçıları ve düşünürleri üzerinde kalıcı etkiler bırakacaktı.
Schopenhauer Richard Wagner’i, Wagner de Nietzsche’yi etkileyecektir.
Zamanın Almanya’sında Schopenhauer’in devrim niteliğindeki felsefi
düşünceleri entellektüel durgunluk da göz önüne alındığında o denli büyüktü
ki, kendisine taraftar değil, müridler yaratacaktı.
- 4122 views
- 1 answers
- 0 votes
-
Hegel Kimdir?
Georg Wilhelm Friedrich Hegel 27 Ağustos 1770’de Stuttgart’ta memur kökenli
bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelir.
Gençliğinde birçok farklı konuda kitapları, gazeteleri, araştırmaları yutarcasına
okumuştur. En genç yıllarında bile sistemli hamlelere önem vermiş ve alfabetik
sırayla kaydettiği derslerini temiz özetlerle pekiştirmiştir.
Hegel on altı yaşının baharında Tubingen Üniversilesi’nin teoloji seminerinde
yüksek öğrenimine başlar. Bütün koşullar onun birinci sınıf bir memur olacağı
yönünde gelişirken, anne ve babası onun kilise hizmetinde bulunmasını kararlaştırırlar.
Hegel’in eğilimi ne kadar teolojiden yana olsa da, eğitimine başlayınca,
kendisinde felsefeye karşı derin bir ilgi uyanır.
Şair Hölderlin ve filozof Schelling ile tanışır
Hegel özellikle eski yunanlıların kültürüne ve Kant’in yeni felsefesine ilgi
duyar; bu konularda bulabildiği her şeyi okuyup yutuyordu. Üniversitedeki arkadaşları
arasında “ihtiyar” olarak tanınırdı…
Üniversiteyi orta derece ile bitirdi. Üniversite diplomasına felsefede işe yaramayacağına dair bir not düşmüştü…
Üç seneliğine İsviçre’ye, Bern’e gider.
Orada sık sık kütüphaneye uğrar; üstelikçok da yalnızdır burada.
Kant’ın etkisi altında, içlerinde, Hristiyanlığın
nasıl otoriter bir dine dönüştüğü sorusuna yanıt aradığı, din üzerine
makaleler yazar. “Das Leben J e su” (İsa’nın Yaşamı) başlıklı bir çalışmasını
da kaleme alır.
Burada İsa’yı neredeyse tarihi bir şahsiyet olarak yorumlar. (Bu
çalışması hiçbir zaman yayınlanmamıştır; nitekim Hegel daha ileride bunu imha
edecektir.)
Bir çok bunalımlı şiir yazar bu döneminde.
Yalnız geçirdiği bu yıllar Hegel’e bir çeşit mistik vizyon kazandırır. Kozmos’un
tanrısal birliğini kavrayıştır bu.
Her son bulan ayrılık illüzyondur,
Her şey ortada birleşir ve bunların hepsi nihai
gerçektir.
Hegel o sıralarda Spinoza okuyordu
ve büyük olasılıkla bu panteizm ondan kaynağını alır.
Yavaş yavaş onu derinden etkileyen Kant’tan sıyrılmaya başlar ve kendine
ait kapsamlı bir metafiziksel sistematik oluşturur. (Yine de burada Kant’tan
belirgin izler kalmıştır.)
1799’da Hegel’in babası ölür, oğluna yaklaşık bin beşyüz taler bırakır. Bu miras
Hegel’e mütevazi bir geçim sağlar. Hegel, 1801’de kadrosuz doçent olduğu
Jena’ya yerleşir.
Hegelin ders anlatma biçimi öğrencilerin ilgisini pek çekmiyordu.
Başlanıçta 4 olan öğrenci sayısını ancak 11 e çıkartabilmişti.
Öğrenci sayısına göre ücret alan Hegel geçim sıkıntısı çekiyordu.
Daha ileride üniversiteli hayranlarından biri Hegel’in ders anlatışını
şu sözlerle aktarır:
“Başlarken duraklar, tasarlamaya devam eder, bir kez daha başlamayı dener, tekrar duraksar, konuşur ve başlamasıyla düşüncelerine dalar; isabetli kelime yine eksik gibidir ve o en uygun bulduğunu ortaya atar… Sonunda tümcenin en kesin anlamı
belirmiştir ve hararetle devam edeceği umulur. Boşunadır. Düşüncesi, ileri gitmektense, geriler, benzer kelimelerle yi ne aynı nokta üstünde dönmeye başlar.
Azalan dikkat havada dolaşarak ortaya yayılır ve dakikalar sonra aniden, vermekte
olduğu derse korku içinde geri döner; ceza olarak da kendini bütün bağlantılardan
kopmuş bulur.”
Weimar sarayında özel elçilik danışmanlığı yapan ve devlet makamlarında etkisi
olan Goethe Hegelin olağanüstü profösörlüğe atanmasını sağlar.
1806’da Fransız birlikleri Jena’ya girmiştir. Hegel, Prusya bürokrasisini hakir
görüyordu ve kalbi Napolyon için çarpıyordu.
Ertesi gün fransız askerleri Hegel’in oturduğu sokağa dadanıp yağmalamaya
başlarlar; filozof paltosunun cebine gizlediği Phénoménologie des Geistes’in el yazmasıyla çok yakınındaki profesörlerden birinin evine sığınır. Fransız ve Alman
birlikleri şehirde çarpışırken Hegel de bu adamın evinde en önemli yapıtının son
tümcelerini yazar.
Savaşı Fransızların kazanmasına çok sevinr.
Bir sonraki yıl Phénoménologie des Geistes yayınlanır.
Bu eser Hegelin şaheseridir ve en karmaşık kitabıdır.
Kant almanca felsefi bir metnin
asgari uzunluğunu sekiz yüz sayfaya çıkarmıştı.
Bu noktada Hegel büyük öncüsünden hiç de geri kalmaz.
Hegel yavaşça saltık bilginin betimlendiği bir ilâhlaştırmaya varır.
Hegel felsefeye Almanca öğretmeye çalıştığını iddia etmiştir (ama onun Almancasının iyi olmadığını düşünenler var…)
Bu kanıyı paylaşan o kadar çok bilgin, Hegel’in düzyazı
batağına saplanıp kalmıştır ki, bazıları bunun içinden Marxist olarak çıkmış, bazıları
varoluşçu olarak ve bazılarıysa gün ışığına bir daha çıkamamıştır bile.
Çıkamayanlar hegelci olan yada kalanlardır
Sonuçta felsefesini özetlemek için, Hegel on kitaplık bir dizi yazmıştır.
Hegel’in sistemi mutlak olan her şeyi içerir bu yüzden de her noktada bir hata
olasılığı vardır. Bütün sistem, Hegel’in özgün yöntemi üstüne kurulu -meşhur
diyalektik yöntemidir bu.
Burada öyle bir “tez”den yola çıkılır ki, bu kaçınılmaz biçimde yersiz ve kusurlu olarak kavranır. Böylece bu tez, kendi “antitez” lerini ortaya koyar. Bunlar da eksik
olarak değerlendirilir ve bu iki aykırılık da “sentez” olarak birbirine kaynar
Sentez ise tez ve antitezde, mantıklı olan her şeyi içerir ve bunlar böylece başka bir
tez oluşturur.
Süreç bir dizi üçlü takım ile tekrarlanır, yükselir, yükselir, bununla daha çok anlaksal bir hal alır ve tinsel bölgelerde yükselmeye devam eder. Bu sistem, doruk noktası fikir
olan bir piramidi andırır.
Bu çeşit diyalektiğe bir örnek:
Tez: Mimari
Antitez: Romantik dönem sanatı
Sentez: Klasik dönem heykeltraşlığı
Merdivenin daha yükseklerinde, rasyonel
alanda da şu var:
Tez: Varoluş
Antitez: Tasarım
Sentez: Öz
Bu sistemin şaşırtıcı, derin düşünceler
çeşitliliği ortaya koyduğu yadsınamaz
Piramidin alt sıralarındaki birçok fikirler
sadece yanlış değil
(tez: Yahudi dini;
Antitez: Roma dini;
Sentez: Yunan dini),
aksine
(Tez: Hava;
Antitez: Toprak;
Sentez:Ateş ve su)
hiçbir şey ifade etmiyor.
Hegel’in iddialarına rağmen, sistemi,
gerekli, ama gerçekte geniş ölçüde keyfîdir.
Meselâ mantığı,
hiçbir şekilde disiplinli bir Spinoza’ya
uymuyor.
Kalın eserinin yayınlanmasına rağmen
Hegel hâlâ meteliğe kurşun atmaktaydı.
Jena’yı terk eder ve birkaç sene Bamberger
Zeitung‘un yayın yönetmenliğini yapar
Otuz sekiz yaşındayken Hegel, Nürnberg’deki
bir lisenin müdürlük görevini üstlenir. Bu görevde sekiz sene kalır
1811 ’de Marie von Tucher ile evlenir . Çiftin iki oğlu dünyaya gelir. Karl ve Immanuel. Hegel, ikinci büyük eserini kaleme alır, Wissenschaft der Logik
(Mantık Bilimi).
Hegel, mantık sözcüğü altında metafiziği anlamaktadır.
Hegel’in sisteminin sık sık mantıksal olarak tanımlanmasının bir nedeni
de budur.
Diyalektik metodunun mantıksal olarak kabul edilmesi durumunda
yapısı, bütünlüğü ve gerekçelendirilmesindeki ustalık ve disiplin açısından
sistemi eşsizdir.
Hegel, Wissenschaft der Logik’te sadece mantığı incelemez,
mantıklı gerekçelendirmelerimizde yararlandığımız
taslaklarla da uğraşır.
Kant’ın ulamları gibi (özne, nicelik, ilinti, vb.) mesela. Hegel’de ilinti ilk sırada
gelir, en evrensel ilinti de ona göre tezattır. Böylece tez, antitez ve sentez sıralamasıyla
diyalektik süreç başlar. Hegel için en son gerçek düşüncedir ve diyalektik
metod düşünme sürecini saptadığına göre, gerçeği de saptamaktadır.
Herşey diyalektik metodun altında gelişir.
Wissenschaft dev Logik’te, Kant ve Hegel arasındaki temel fark ortaya çıkar.
Kant, orijinal bir bilimadamı ve harika bir mantıkçı olduğu için, bilim ve mantık
üzerine bir kitap yazabilmişti.
Oysa Hegel’in çıkışı tarihe dayalıydı. Onun için önemli olan sadece tümcenin yapısı değil, tarihte gelişen olayların uzun süre sonundaki sonuçlarıydı. O, dünyayı kendi
bütünlüğünde, tarihsel perspektifi içinde görüyordu.
Kant bir bilimadamı konumundadır ve onun görüşü bugün bilemoderndir.
Wissenschaft der Logik, Hegel’e ün kazandırır. Heidelberg ve Berlin üniversiteleri
ona birer kürsü önerir.
O, Heidelberg Üniversitesi’ni yeğler. 1816’da oraya yerleşir. Hegel bu üniversitenin uzun geçmişinin en meşhur filozofudur.
Hegel, Heidelberg’e varışından bir yıl sonra, öğrencileri için tamamladığı derse
yardımcı olacak, hazırlayıcı nitelikteki Enzyklopädie der Philosophischen Wissenschaften’ ı (Felsefe Bilimleri Ansiklopedisi) yayınlatır.
Bu kitap, onun bütün felsefesinin bir özetini içerir, terminolojisine aracılık eder ve tek başına sözcüklerin eksantrik kullanımını gösterir.
1818’de Hegel, Heidelberg kararının antitezi yönünde karar alır ve Berlin’den
gelen daveti kabul edip burada Fichte’nin ölümüyle boşalan felsefe kürsüsünü
üstlenir.
Hegel, Berlin’de toplam on üç yıl kalacaktır. Dersleri adeta kurumlaşır ve yüzlerce öğrenciyi çeker.
Hegelcilik salgın halinde bütün Alman üniversitelerine
yayılmaya başlar. Hegel bu arada yavaş yavaş Prusya’nın
devlet filozofu olup çıkar.
1821’de “Grundlinien der Philosophie des Rechts” (Hukuk Felsefesinin Ana
Hatları) yayınlanır. Bu yapıt politika ve toplum hakları üzerinedir
Tez: soyut, evrensel yasalar;
antitez: kişisel keşif;
sentez: toplum etiği.
Hegel, toplumun, aile normları ve lonca örgütlerine dayanması
gerektiği inanandaydı.
Şaşırtıcı olan, kafasında tasarlamış olduğu devletin, gerçek
Prusya devletinden çok, Britanya modeline benzemesidir.
Hegel tarihi diyalektik sürece indirgemeye çalışırtaraftarı Marx’ça benimsenmiş,
onu epeyi etkilemiştir.
Bu teoriye göre tarihin altında bir amaç yatmaktadır
Hegel için tanrının iradesi, Marx için sınıfsız toplum ütopyası.
Yaşlanmış felsefe profesörü 1830’da Berlin Üniversitesi’nin rektörlüğüne atanır,
bir sene sonra da Kral III. Friedrich Wilhelm tarafından bir madalya ile onurlandırılır.
1831’de bütün Almanya’ya yayılmakta olan bir kolera salgını sonunda Berlin’e
de ulaşır. Berlin’e dönüşünün üçüncü gününde hastalık ortaya çıkar. Hegel bir
sonraki gün, 14 Kasım’da ölümden tamamıyla habersizken, uykusunda, huzur
içinde ölür.
Hegel felsefesi siyasetin belli bir ağırlık kazandığı bir dönemde en sağdan en
sola kadar her düşünen insanı etkiledi ya da en azından ilgilendirdi.
Hegel’in felsefe yapma tarzının karmaşık doğası yapıtlarına yaklaşmayı kolay olmaktan çıkartır.
Hegel’in tuhaf ifadelerle ve aşırı dozda kullanılmış edatlarla dolu çapraşık üslubu karşısında yolumuzu kaybetmemiz kolaydır. Elde bulunan ikincil kaynaklar paha biçilmez değerdedir.
Hegel’le felsefe gerçekten olağanüstü ağırlaşmıştır, çünkü onun felsefesi en
yüksek konsantrasyonu gerektirir.
Diğer yandan bizzat Hegel bile kendisini sadece bir tek insanın
anladığını, onun da yanlış anladığını belirtmiştir.
Eserleri:
Differenz des Fichteschen und Schellingschen Systems
der Philosophie (Fichte’nin ve Schelling’in felsefe dizgeleri arasmdaki
ayrım) [ 1 80 ı ],
Die Phiinomenologie des Geistes (Ruhun olgubil imi) [1807],
Wissenscha.ft der Logik (Mantık bilimi) [1807),
Enzyklopiiedie der philosophischen Wissenscha.ften (Felsefi bilimler
ansiklopedisi) [ 1817],
Grundlinien der Philosophie des Rechts
(Hukuk felsefesinin temelleri) [ 1821 ],
Vorlesungen über die Philosophieder Geschichte (Tarih felsefesi üzerine dersler) [1 837].
- 6204 views
- 1 answers
- 0 votes